Ecem_Yuksel_001.jpeg

A Warm Welcome

Dungeons and Dragons / Zindanlar ve Ejderha, Oil on Canvas / Tuval Üzeri Yağlı Boya, 140 x 150 cm, 2022, Kairos Gallery.

 

a warm welcome


A conversation with Ecem Yüksel

Huo Rf

8 min. read / scroll down for text in Turkish

We have been working together for many years, and I have witnessed your efforts. What was the process of “A Warm Welcome”?

The exhibition comprises paintings from a series I began working on in Finland in 2019 and a continuation of this series. It combines a series of paintings that emerged from experiments in technique and concept over a long period and a sculpture with variations. The foundation of the work is anchored in an insistence. It is the outcome of a process of experimentation that I thoroughly enjoyed in which I recognized the pleasure I derive from connecting with specific images, painting them, and exaggerating simple scenes and stories; I thoroughly enjoyed this process. 

“A Warm Welcome” converges two series of paintings or works you produced at different times. How do you think these two temporalities are related to each other? 

Although the exhibitions comprise stories that span a long period and numerous locations, the works all come together through my presence and my insistence on similarly telling stories in the midst of it all. For example, one of the paintings in the exhibition, “The Owner of This Caravan is the Funniest Person in the World," was inspired by a story I made up about a caravan I saw in Çiftlikköy three summers in a row. I took photographs of the caravan in different parts of the village throughout three summers and wrote a story about it that I found amusing. I imagine the caravan owner typing into the search engine “pictures of cute dogs and cats” and using the pictures of dogs and cats that came up first to decorate their caravan. I'm trying to convince myself this story is true by painting the caravan. I make a similar effort in all the paintings in the exhibition. I am not interested in whether they are true stories; on the contrary, I tried to make paintings that are free both technically and intellectually, representing completely absurd points of view.

a warm welcome, Kairos Gallery, 2022. Photo by: Cemil Batur Gökçeer.

How would you like to define your practice? What motivates you to sit in front of the canvas? 

I paint through a very primitive emotion. I like doing it, and I do not need a project or an idea to take action. I know that producing in such a way is considered an older working method that is no longer accepted, even among painters. Today, painting is used as a tool, which is how I sometimes engage with it. The time I spend in front of the canvas or the sheet of paper is already enjoyable. I have never been bored of painting.  

You studied painting at the university. You also graduated from a fine arts high school. How do you perceive this painting-driven discipline training that you have? How do you utilize it in your process of production? 

My training process of extensive, and I questioned this process. In addition to some of my gains, refusing many suggestions dictated by that education made my process easier and contributed to my self-confidence and courage to create. Academic education and methods were likewise ancient, producing an environment that made it difficult for people to find their voices, especially those who needed encouragement. I accepted this and told myself, OK, here is the situation, and I'm not interested in it anymore. The most significant advantage of receiving the same education over a long period is being anchored on the knowledge of art history; I’m amused by observing the reflection of a very long history on my personal preferences and tastes.

The Person who Owns this van is the Funniest / Bu Karavanın Sahibi Dünyanın En Komik İnsanı, Oil on Canvas / Tuval Üzeri Yağlı Boya, 100 x 80 cm, 2022, Kairos Gallery.

You present your social life in your paintings, revealing the spaces you have been in, the people you spend your life with, other species… What inspires you? How do you interact with others? Do you have different inspirations? 

I try to see things and make others see what I see. Landscapes, species, and people in the landscape turn into a social narrative because I point out where I am situated. It is a visual effort while describing myself and my surroundings. Sometimes, I just try to paint what I'm looking at. I think it is very difficult to make a plain, unostentatious painting to show to the audience without dictating it. I respect the masters who can do this, and I think there is a more layered narration in that simplicity. I succeed at this at times. Sometimes I’m just not able to. :)

Two projects I’m aware of are about to be fully realized soon. One of them is to have two paintings become wearable through Bils. The second is the exhibition you will open with Burak Ata at the Kendi collection space called “Game Free.” Could you talk about these two projects? Are there any other projects that you dream of soon? 

I am very excited about our collaboration with Bils. We produced two shirts due to a long-term effort with a great team. It was a very new experience for me. I saw my work on a textile product for the first time. In addition to being wearable, it also draws my attention and excites me as a completely different display/exhibition method. The exhibition, organized with the support of its Kendi Collection, brings together several other works. It will be a multi-layered exhibition where two new works curated by Tuna Pektaş and the watercolor paintings we produced around the same time with Burak are displayed together. In addition to our practices, camaraderie, and sharing workshops for years, we created a collaborative work through a shared mind for the first time. We produced an installation as a board game, pushing our limits and stepping out of our comfort zone. It is a game that encourages the audience to play a game and tries to constantly think about different possibilities to overcome the enemy with solidarity and a shared mind.

Translation from Turkish to English: Merve Ünsal


Porvoo, Oil on Canvas / Tuval Üzeri Yağlı Boya, 50 x 40 cm, 2022, Kairos Gallery.

sıcak bir karşılama


Ecem Yüksel ile sergisi üzerine sohbet

Huo Rf

8 dakika okuma süresinde

Uzun yıllardır hem birlikte çalışıyoruz hem de arkadaşlığımızın sağladığı yakınlıkla çabana şahitlik ediyorum. Sıcak bir karşılama nasıl bir süreç ardından ortaya çıktı?

2019 senesinde Finlandiya’da başladığım  bir seri suluboya resmin benzer bir yaklaşım biçimiyle üretilmiş ve devamı olarak tanımlanabilecek resimlerden oluşuyor bu sergi. Uzun bir süreçte teknik ve kavram olarak bir çok farklı denemenin sonunda ortaya çıkan bir seri resim ve bir adet varyasyonlu heykeli bir araya getiriyor. Temelde bir ısrarla ortaya çıkıyor. Bazı imajlarla kurduğum bağ ve onları resmederek , basit görüntüleri ve hikayeleri abartarak anlatmaktan aldığım keyfi farkettiğim denemelerin ve çok eğlendiğim bir sürecin sonucu. 

Sıcak bir karşılama iki farklı resim serisini yan yana getiriyor aslında, farklı zamanlarda ürettiğin işleri diyelim, sence bu farklı zamanlar birbirleriyle nasıl bir ilişkide?

Uzun bir zaman dilimini ve  başka başka lokasyonların hikayelerinden oluşsa da hepsinin ortasında benim varlığımın ve hikayeleri benzer şekilde anlatmaktaki ısrarımla bir araya geliyor. Mesela sergideki resimlerden birisi “Bu Karavanın Sahibi Dünyanın En Komik İnsanı” üç yaz arka arkaya  Çiftlikköyde gördüğüm bir karavana uydurduğum hikayeden ilhamla ortaya çıktı. Üç yaz boyunca farklı zamanlarda köyün başka başka  bölgelerinde fotoğraflarını çektim ve eğlenceli bulduğum  bir hikaye yazdım. Karavanın sahibinin arama motoruna tatlı köpek ve kedi resimleri yazdığını ve ilk sıralarda çıkan aşırı tatlı kedi ve köpek resimlerini karavanını süslemek için kullandığını hayal ediyorum. Karavanın resmini yaparak bu hikayenin doğruluğuna kendimi inandırmaya çalışıyorum. Sergideki bütün resimlerde benzer bir çaba içerisindeyim. Gerçek hikayeler olmasıyla ilgilenmiyorum, bilakis iyice absürt bakış açılarıyla hem teknik hem de fikir olarak daha özgür resimler yapmaya çalıştım.

a warm welcome, Kairos Gallery, 2022. Fotoğraf: Cemil Batur Gökçeer.

Pratiğini nasıl tanımlamak istersin, senin tuval karşısına oturtan motivasyon nedir?

Çok ilkel bir duyguyla resim yapıyorum. Bunu yapmayı seviyorum ve bu eylem için bir proje ve fikre her zaman ihtiyacım yok. Biliyorum günümüzde bu şekilde üretmek ressamlar arasında bile biraz eski bir yaklaşım biçimi olarak kabul görmüyor. Günümüzde zaman zaman benim de başvurduğum şekliyle bir araç gibi kullanılıyor. Benim için bir resme başlamak tuval ya da kağıt  önünde geçirdiğim vakit tek başına da çok ilgi çekici. Resim yapmaktan hiç sıkılmadım.

Üniversite’de resim okudun, güzel sanatlar lisesi mezunusun sen de, yani resim disiplinin çok temelli bu birikimini nasıl algılıyor ve üretim sürecinde kullanıyorsun?

Uzun ve zaman zaman da sorguladığım bir eğitim süreciydi. Benim için bazı kazanımlarının yanında o eğitimin dikte ettiği birçok öneriyi reddetmek  sürecimi, kendime olan güvenimi ve yaratma cesareti bulmamı kolaylaştırdı. Akademik bir eğitim ve yöntemler de aynı şekilde eski ve kendi sesini bulmayı özellikle bu konuda teşvike ihtiyaç duyan kişiler için zorlaştıran bir ortamdı. Onu kabul ettim ve  tamam burası böyle ben de artık bununla ilgilenmiyorum. Uzun süre aynı eğitimi almanın en büyük kazanımı sanat tarihini bilgisinin temelli olması ve beni çok eğlendiren şekliyle çok uzun bir tarihi kendi kişisel tercihlerime ve  zevklerime yansımasını dönem dönem gözlemleyebilmek.

Don’t Look at the Sun Without Glasses / Güneşe Gözlüksüz Bakmayın, Oil on Canvas / Tuval Üzeri Yağlı Boya, 80 x 60 cm, 2022, Kairos Gallery.

Sosyal hayatın resimlerinde ön plana çıkıyor, bulunduğun mekanlar, hayatı paylaştığın kişiler, diğer türler… Nasıl ilham alıyor ve nasıl etkileşim kuruyorsun? Bunlardan başka ilham kaynakların var mı?

Bir şeyler görmeye çalışıyorum ve benim gördüklerimi başkalarının da görmesini sağlamaya çalışıyorum. Manzaralar da içerisindeki türlerde ve kişilerde zaten kendiliğinden sosyal bir anlatıya dönüşüyor çünkü bulunduğum noktayı işaret ediyorum. Benim ve çevremin tanımını yapmakla birlikte oldukça da görsel. Bazı durumlarda sadece  baktığım şeyi resmetmeye çalışıyorum. Seyirciye dikte etmeden göstermek sade süssüz resimler yapmak bence çok zor bir şey. Bunu yapabilen ustalara çok saygı duyuyorum o sadelikte daha katmanlı bir anlatıcılık olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman başarıyorum. Bazen de başaramıyorum.:)

Şu an hakim olduğum iki farklı projen gerçekliğe dönüşmek üzere, birisi iki farklı resiminin Bils sayesinde giyilebilecek olması. Diğeri ise Burak Ata ile birlikte Kendi koleksiyonu mekanında açacağınız Oyun Serbest başlıklı serginiz. İki projeyi de anlatabilir misin? Yakın gelecekte hayalini kurduğun başka bir proje var mı?

Bils ile işbirliğimiz beni çok heyecanlandırıyor. Harika bir ekiple uzun soluklu bir çalışmanın sonucunda iki adet gömlek ürettik. Benim için çok yeni bir deneyim. İlk defa işimi bir tekstil ürününün üzerinde gördüm. Resimlerin giyilebilir olmasının yanında bambaşka bir sergileme/gösterme yöntemi olarak da çok ilgimi çekiyor ve heyecanlandırıyor.  Kendi Koleksiyonu’nun desteği ile gerçekleşen sergi birkaç farklı üretimi bir araya getiriyor. Tuna Pektaş’ın küratörlüğünde  üretilmiş iki yeni iş ve  Burak’la aynı dönemde ürettiğimiz suluboya resimlerin bir arada sergilendiği çok katmanlı bir sergi olacak. Kendi pratiklerimizin, yol arkadaşlığımızın ve yıllardır birlikte yaşayıp atölye paylaşmamızın yanında birlikte  ortak akılla ilk defa iş ürettik. Hem sınırlarımızı zorlayarak hem de konfor  alanımızdan çıkıp bir masa oyunu şeklinde yerleştirme ürettik. Seyircinin dahil olabildiği oyunu oynamasına teşvik eden seyirciyi ve bizi sürekli farklı olasılıkları düşünmeye, dayanışmaya birlikte ortak akılla düşmanı alt etmeye çabalayan bir oyun.