Verses from a Current / Bir Akıntıdan Dizeler
“…
the earth’s eye
looking through the earth’s bones
carries the moon, carries the sun but keeps nothing. “
Alice Oswald “River”
Hera Büyüktaşcıyan (b.1984 Istanbul) is an artist whose multidisciplinary practice derives from the notion of absence within poetics of space & time in by diving into the depths of narratives that derive from architectural memory and the ruptures in socio-political histories. Büyüktaşcıyan participated in several local and international exhibitions such as: Lentos Museum (2024);CIAP Vassiviere (2023); Tate St.Ives (2023); 14thGwangju Biennale (2023), Tate Modern (2022); New Museum Triennale (2021); 3rd and 4th Autostrada Biennale (2021-23); The British Museum (2020), 2nd Lahore Biennale (2020); 1st Inaugural Toronto Biennale (2019); ifa-Galerie Berlin (2019); Dhaka Art Summit (2018); EVA International Ireland’s Biennale (2016); 14th Istanbul Biennale (2015); 56th Venice Biennale – National Pavilion of Armenia (2015); State of Concept (2015); SALT Beyoğlu (2015);The Jerusalem ShowVII (2014); Galeri Mana (2014); ARTER (2013); PiST///Interdisciplinary Project Space (2013)
Hera Büyüktaşcıyan, (d.1984, İstanbul) multidisipliner pratiğinde, görünmezlik kavramını, belleğin akışkan yapısı ve zaman & mekan ilişkisi üzerinden irdeleyen sanatçı, eserlerinde, mimarinin fiziksel hafızasını aralayan ve sosyo politik tarihlerdeki kırılmalara işaret eden anlatıların derinliklerine dalmaktadır. Katıldığı yerel ve uluslararası sergilerden bazıları: Lentos Müzesi (2024); CIAP Vassiviere (2023); Tate St.Ives (2023); 14.Gwangju Bienali (2023); Tate Modern (2022); New Museum Trienali (2021); 3. ve 4.Autostrada Bienali (2021-23);2. Lahor Bienali (2020); 1.Toronto Bienali (2019); ifa-Galerie Berlin (2019); Dhaka Art Summit, (2018); EVA International İrlanda Bienali (2016); 14. Istanbul Bienali (2015); 56.Venedik Bienali Ermenistan Pavyonu (2015); State of Concept (2015); SALT Beyoğlu (2015); The Jerusalem Show (2014); Galeri Mana (2014); ARTER, İstanbul (2013); PiST///Interdisipliner Proje Alanı (2013)
Broken Open
‘’Human being is a curious one. S/he continuously investigates, examines, gathers, tests and analyses. It is obvious that gathering, analyzing and taxonomy are the basics of all scientific inquiry. Eda Gecikmez’s collages suggest a different premise of taxonomy and display through the practice of collecting and cabinet of curiosity, which has transformed into museums in the past. These works carry away the current traces of humanity to the future, and represents an archeological excavation finding of the fragments of modern life and human stories. ‘’
Edited from the catalog text of the ‘Now You Are Here’ exhibition curated by Seval Şener & Tuçe Erel, Arte Sanat, Ankara, 2017
Kırıldıkça Açılır
''İnsan meraklı bir canlı. Araştırıyor, soruyor, test ediyor, topluyor ve analiz ediyor. Toplama, analiz etme ve sınıflandırma ise bilimsel araştırmaların temel taşı. Toplayıcılığın (bunu tarımdaki toplayıcı olarak algılamamak lazım) müzeciliğe dönüşmesine ön ayak olan ‘nadire kabinesi’, Eda Gecikmez’in kolajlarında farklı bir sınıflandırma ve teşhir etme önermesinde bulunuyor. Bugünün ve geleceğin modern hayatından, insan öykülerinden fragmanların bir araya geldiği, adeta arkeolojik kazı görüntüsüyle bu işler bugünün izlerini geleceğe müjdeliyor.’’
Seval Şener & Tuçe Erel küratörlüğünde gerçekleşen ‘Şimdi Buradasınız’ sergi katalog metninden düzenlenmiştir, Arte Sanat, Ankara, 2017
Eda Gecikmez (b. 1984) explores bodies and spaces that are shaped, fragmented, and reproduced through diverse agents by working across various mediums such as painting, drawing, collage, and performance. She employs a visual language nourished by feminist and surrealistic traditions, tracing the relationships that form between the historical, textual, every day, mythic, and political realms without separating them from each other. In 2010, Gecikmez graduated from Mimar Sinan Fine Arts University, Department of Painting. During her undergraduate education, she studied at San Carlos Faculty of Fine Arts at Valencia Polytechnic University in Spain for a one year. She participated in artist residency programs in 2015 at Cittadellarte – Fondazione Pistoletto, Biella, Italy; Kultivera, Tranås, Sweden; and in 2023 at ISCP, New York, USA. In 2016-2017, she completed the Home Workspace Art Education Program organized by Ashkal Alwan Association for Plastic Arts in Beirut, Lebanon. In 2019, she received her Master's degree in Art and Design from Yıldız Technical University, Institute of Social Sciences. Currently, she is continuing her Proficiency in Art Program at Hacettepe University, Institute of Fine Arts, while living and working in Istanbul and Ankara.
Eda Gecikmez (d. 1984) resim, çizim, kolaj ve performans gibi mecralardan yola çıkarak, çeşitli failler aracılığıyla şekillenen, parçalanan ve yeniden üretilen bedenler ve mekânları araştırır. Feminist ve sürrealist gelenekten beslenen bir görsel dil kullanır ve tarihsel, metinsel, gündelik, mitik ve politik olanı birbirinden ayırmadan, aralarında oluşan ilişkilerin izini sürer. Gecikmez 2010’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Resim Bölümü’nden mezun oldu. Lisans eğitimi sırasında bir yıl İspanya Valencia Politeknik Üniversitesi San Carlos Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eğitim gördü. 2015’te Cittadellarte – Fondazione Pistoletto, Biella, İtalya; Kultivera, Tranås, İsveç ve 2023’te ISCP, New York, ABD olmak üzere sanatçı misafir programlarına katıldı. 2016-2017 döneminde Lübnan, Beyrut’ta, Ashkal Alwan Plastik Sanatlar Derneği’nin düzenlediği Home Workspace Sanat Eğitimi Programını tamamladı. 2019 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden, Sanat ve Tasarım Yüksek Lisans derecesini aldı. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Bölümü’nde Sanatta Yeterlik Programı’na devam eden Gecikmez, İstanbul ve Ankara’da yaşamakta ve çalışmaktadır.
Family Moon Garden
A folk song playing on the only radio station available, on our way to the bubble gum-colored teacherages in small villages, passing through dark mountain roads; dusty packs of chips, chocolate bars, and gums that are given as change at small corner shops; a pair of slippers lying next to the garbage can with one pair torn apart; children playing soccer with a single goal and a deflated ball; a few dogs so skinny that you can count every bone in their bodies watching the children play; a stall with crude blue walls and plastic chairs; blue spruce trees; pine trees; the smell of decaying leaves; pop-songs of the time; what is it that I like about these places that are occupied by children and women during the day, and melancholic teenagers who can’t grasp their troubles at night? Is the smell of iodine coming from a faraway sea or the pile of tossed-out sunflower seeds?
Aile Ay Bahçesi
Küçük köylerdeki çiklet pembesine boyalı öğretmen evlerine gitmek için girilen karanlık dağ yollarından geçerken çeken tek radyoda çalan bir türkü, küçük bakkallardaki ambalajları tozlanmış cipsler, gofretler, para üstü olarak verilen sakızlar; çöpün kenarında duran teki kopmuş bir çift terlik, patlak topla tek kale maç oynayan çocuklar, çocukları izleyen kemikleri sayılacak kadar zayıf birkaç köpek, çiğ bir maviye boyanmış duvarlarıyla plastik sandalyeli bir büfe, mavi ladinler, fıstık çamları, çürüyen yaprak kokusu, dönemin pop şarkıları, gündüz çocuklar ve kadınlar, akşamları sıkıntılarını anlayamayan melankolik gençlerin doldurduğu bu yerlerde sevdiğim şey ne? İyot kokusu uzak bir denizden mi geliyor, tüketilmiş çekirdeklerden mi?
Vardal Caniş, (b. 1990) is a multidisciplinary artist who uses the possibilities of painting, illustration and textual content. She applies the means of production to keep records and create a historical perspective. She aims to ensure that her works stabilize reality in the dimension of time. Thus, she provides the opportunity to pause time, recreate it and return to it when necessary. She emphasizes the quality and absoluteness of time that transcends memory, as opposed to its linear, continuous, quantitative and vanishing nature. The basis of her work is the awareness that memory carries a conscientious responsibility.
Caniş had published a fanzine called “Arabesk” (2015-2019) and an online magazine titled “Cumartesi Ertesi” (2019) during the pandemic. For her first solo exhibition titled Places Where I Grew Up, she painted the streets of 15 houses that she had moved in 10 years. She had written articles and made illustrations for periodicals like Calling Mag, Bant Mag, Rağmen Edebiyat Dizisi. Canis had created visual identity for plays produced by Moda Sahnesi, Oyun Atolyesi, Saatler Kolektif and BKM. She currently works for NGOs namely Hafıza Merkezi, Mekanda Adalet, Research Institute in Turkey, Bellek Müzesi. She completed her BA at Mimar Sinan Fine Arts Academy Painting Department. She lives and works in Büyük Ada.
Vardal Caniş, (d. 1990) resim, illüstrasyon, metinsel içeriklerin olanaklarını kullanan multidisipliner bir sanatçıdır. Üretim araçlarını kayıt tutmak ve tarihsel bir perspektif oluşturmak amacıyla kullanır. Eserlerinin gerçekliği zaman boyutunda sabitleyebilmesini hedefler. Böylece, zamanı durdurma, yeniden yaratma ve gerektiğinde ona geri dönebilme olanağını sağlar. Zamanın lineer, süreklilik arz eden, niceliksel ve yitirilen doğasına karşı, niteliğine ve hafızayı aşan mutlaklığına vurgu yapar. Çalışmalarının temelini belleğin vicdani bir sorumluluk taşıdığı bilinci oluşturur.
Caniş, “Arabesk” (2015-2018) isminde bir fanzin ve pandemi sırasında online olarak yayınlanan “Cumartesi Ertesi” (2019) dergisini çıkardı. İstanbul’da 9 senelik bir dönemde yaşadığı ve taşındığı 15 evin sokak duvarlarına yaptığı çizimlerle oluşturduğu ‘Yetiştiğim Yerler’(2017) isimli ilk kişisel sergisini düzenledi. Calling Mag, Rağmen Edebiyat Dizisi, Bant Mag, Avlaremoz gibi yayınlarda çizerlik ve yazarlık yaptı. Moda Sahnesi, Oyun Atölyesi, Saatler Kolektif ve BKM gibi prodüksiyonların tiyatro oyunları için görsel tasarımlar hazırladı.
The series of border_less EDITIONS, were exhibited at Zilberman Istanbul main gallery space, through November 28 - December 2, 2023. Click to view the installations shots.
border_less EDITIONS serisine ait işler, 28 Kasım - 2 Aralık 2023 tarihlerinde Zilberman İstanbul’un ana mekânında sergilendi. Sergi görselleri için tıklayın.
Color, Smell, Taste
It feels like I've traveled very far back in time, like I'm in a distant place. There are familiar things, but the majority is quite unfamiliar. The scents are very sharp - spice, exhaust, an indistinct smell from the dirty river, and the familiar odor of burning fires. Yet, some images are much more enduring: like the still life with a monkey that I'm trying to imitate.
First, I see the color, then I perceive the scent, and finally, I savor its taste.
Renk, Koku, Tat
Zamanda çok geriye gitmiş gibiyim, çok uzak bir yerdeyim. Tanıdık şeyler var, ama geneli çok yabancı. Kokular çok keskin - baharat, egzoz, kirli nehirden belirsiz bir koku ve yanan ateşlerden gelen malum koku. Bazı imajlar ise çok daha kalıcı: taklit etmeye çalıştığım maymunlu natürmort gibi.
Önce rengi görüyorum, sonra kokuyu alıyorum, en son tadına varıyorum.
Born in Zonguldak (1989), Ecem Yüksel graduated from Mimar Sinan University, Faculty of Fine Arts, Painting Department in 2016. In her works she focuses on landscapes, figures and the instant images of people, animals and objects within her frame. The artist aims to manipulate the images that are easily accessible and form her own way of viewing. She focuses on the notion of being a spectator and taking a side and works on the instant images regarding these concepts. Working with various techniques of painting, the artist also produces sculptures, prints and artist books.
The artist has participated in various projects, art fairs and group shows both in Turkey and abroad. She lives and works in Istanbul. She continues working on her paintings, artist books and new projects.
1989 yılında Zonguldak’ta doğan Ecem Yüksel, 2016 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Resim bölümünden mezun oldu. İşlerinde manzaralara, figürlere ve bunların etrafındaki ve içindeki canlıların ve objelerin anlık görüntülerine odaklanır. Kolay ulaşılabilen imajları değiştirmeyi, kendi görme biçimini oluşturmayı hedefler. Seyirci olmak, izlemek, taraf tutmak gibi kavramlar üzerine düşünür ve işlerinde bu kavramların anlık görüntülerini irdeler. Resim yapmanın birçok farklı tekniğiyle çalışan sanatçı bunun yanında pratiğinde heykel, baskı çeşitleri, sanatçı kitaplarını da barındırır.
Sanatçı, Türkiye ve yurtdışında projeler, fuarlar, karma sergilerde yer aldı. Şu an İstanbul’da yaşıyor ve üretiyor. Resim yapıyor, sanatçı kitapları ve yeni projeleri için çalışmaya devam ediyor.
İz Öztat, Support / Destek, 2023, 13,5 x 20 x 10 cm, Brass/Pirinç, Edition of 50 + 4 AP. Photo / Fotoğraf: Gülbin Eris.
Support
Support rests between the skin that covers the reader's body and the cover that contains the book. It supports the fantasy of a common surface between the book and its user. The body cut out of brass and the skin etched on its surface are reinterpretations of Juan Valverde de Amusco's engraving (1560).
Destek
Destek, okuyucun bedenini saran deriyle kitabı içeren kapak arasına yerleşir. Kitap ile kullanıcısınnın ortak bir yüzeye sahip olmasına dair fanteziyi destekler. Pirinçten kesilip çıkarılan beden ve pirincin yüzeyine kazınan deri, Juan Valverde de Amusco’nun gravürünün (1560) yeniden yorumlanmasıyla üretilmiştir.
In her collective and individual artistic practice spanning diverse media defined by her reseach, İz Öztat explores the persistence of violent histories through forms, materials, space and language. She responds to absences in official historiography through spectral, intergenerational and speculative fictions. İz Öztat fabricates the (auto)biography of Zişan (1894-1970), who appears to her as a historical figure, a ghost, and an alter ego. She takes on Zişan’s archives and interprets them through her practice to construct a complex temporality of action that enables the suppressed past to intervene in the increasingly authoritarian present. The values and methodologies driving her practice have been articulated in relation to struggles against the taming of running waters for profit and progress, queer desire and consensual negotiation of power.
İz Öztat araştırdığı konuların belirlediği farklı mecralara yayılan kolektif ve bireysel pratiğinde, şiddet içeren tarihlerin sürekliliğini biçimler, malzemeler, mekân ve dil aracılığıyla araştırır. Resmi tarihyazımındaki boşluklara nesiller arası, spekülatif ve hayaletli kurmacalarla yanıt verir. Kendisine tarihi bir figür, hayalet ve alter ego olarak görünen Zişan'ın (1894-1970) (oto)biyografisini kurgular. Zişan’ın arşivinde bulunan belgeleri kendi üretimiyle yorumlayarak bastırılmış geçmişin giderek otoriterleşen günümüze musallat olduğu, karmaşık bir zamansallık önerir. Pratiğine yön veren değerler ve yöntemler; akan suların kâr ve ilerleme için ehlileştirilmesine karşı verilen mücadeleler, kuir arzu ve gücün rızaya dayalı müzakeresiyle ilişki içinde şekillendi.
Milky-way
Groundbreaking Solution / Reveal Your Age / At the Cheapest Prices / We Transplant Happiness / You Have the Ground, We Have the Compound / Transplanting Revolution / No Scar No Pain / Reboot Your Life
Samanyolu
Kökten Çözüm / Yaşınızı Gösterin / En Ucuz Fiyatlarla / Mutluluk Ekiyoruz / Kökü Sende, Dermanı Bende / Ekim Devrimi / İz Bırakmadan ve Canınız Yanmadan / Yeniden Başla
Aslı Çavuşoğlu examines the way in which cultural and historical facts are transformed, represented, and interpreted by individuals. Working across various media, Çavuşoğlu often assumes the role of an interpreter, writer or facilitator in her projects in order to highlight the precarious and subjective nature of our shared histories.
Recent solo shows include TunState, Museo Jumex, Mexico City (2023); TunState, Associazione Barriera, Turin (2022); Pink as a Cabbage / Green as an Onion / Blue as an Orange, EK BİÇ YE İÇ, Istanbul (2021) & Kadist, Paris (2020); With Just the Push of a Voice, MASS MoCA, Massachusetts (2020); The Place of Stone, New Museum, New York (2018); Red / Red, MATHAF Arab Museum of Modern Art, Qatar (2016); In Diverse Estimations Little Moscow, RISD Museum, Providence (2014); The Stones Talk, ARTER, Istanbul (2013); Murder in Three Acts, Delfina Foundation, London (2013); group exhibitions and biennials include; Palais de Tokyo (Paris, 2020), Moderna Museet (Stockholm, 2017), Castello di Rivoli (Torino, 2019 & 2017), Manifesta 11 (Zurich, 2016), 14th Istanbul Biennial (Istanbul, 2015), New Museum Triennial (New York, 2015), Witte de With Center for Contemporary Art (Rotterdam, 2014), MAK Museum in Vienna (Vienna), and Performa 11 (New York, 2011). Her works are included in international collections such as; Arter (Istanbul), British Museum (London), Castello di Rivoli (Turin), MATHAF (Qatar), MoMA (New York) and Kadist (Paris / San Francisco).
Aslı Çavuşoğlu, araştırma odaklı sanatsal pratiğinde kültürel ve tarihsel olguların dönüştürülme, temsil edilme ve yorumlanma biçimlerini inceler. Farklı mecralar kullanarak çalışan Çavuşoğlu, projelerinde sıkça bir tercüman, yazar ya da danışman rolü üstlenerek, ortak tarihlerimizin güvencesiz ve öznel doğasının altını çizer.
Çavuşoğlu’nun solo sergileri arasında; TunState, Museo Jumex, Meksiko (2023); TunState, Associazione Barriera, Torino (2022); Lahana Pembesi / Soğan Yeşili / Portakal Mavisi, EK BİÇ YE İÇ, İstanbul (2021) & Kadist, Paris (2020); With Just the Push of a Voice, MASS MoCA, Massachusetts (2020); The Place of Stone, New Museum, New York (2018); Red / Red, MATHAF Arab Museum of Modern Art, Katar (2016); In Diverse Estimations Little Moscow, RISD Museum, Providence (2014); Taşlar Konuşuyor, ARTER, İstanbul (2013); Murder in Three Acts, Delfina Foundation, Londra (2013); katıldığı grup sergileri ve bienaller arasında ise Palais de Tokyo (Paris, 2020), Moderna Museet (Stockholm, 2017), Castello di Rivoli (Torino, 2019 & 2017), Manifesta 11 (Zürih, 2016), 14. İstanbul Bienali (İstanbul, 2015), New Museum Triennial (New York, 2015), Witte de With Center for Contemporary Art (Rotterdam, 2014), MAK Museum in Vienna (Viyana, 2013) ve Performa 11 (New York, 2011) bulunuyor. Sanatçının eserleri Arter (İstanbul), British Museum (Londra), Castello di Rivoli (Torino), MATHAF (Katar), MoMA (New York) ve Kadist (Paris / San Francisco) gibi uluslararası koleksiyonlarda yer alıyor.
The whole series of border_less EDITIONS, 20 works produced in total up to this date, were exhibited at IMALAT-HANE, Bursa through June 3 - July 29, 2023. Click to view some installations shots.
border_less EDITIONS serisine ait bu tarihe kadar üretilmiş 20 iş, 3 Haziran - 29 Temmuz 2023 tarihlerinde İMALAT-HANE, Bursa’da sergilendi. Sergi görselleri için tıklayın.
Immortelle
"I've been reading about the concept of time for the past two years. I’ve been especially contemplating how the losses and separations we’ve been through during the pandemic can change our perception of time, eliciting different psychological states. 'In Moments of Being', Virginia Woolf writes about moments that made her think that her deceased mother was still alive. I’m interested in similar experiences, devoid of any time frame; those that can expand one’s perspective on life and death." Neslihan Başer
The Memorable, "Weaving Memories, Touching Memories", Yasemin Özcan in conservation with Neslihan Başer, 2022.
"Son iki yıldır zaman kavramına ilişkin okumalar yapıyorum. Özellikle pandemi döneminde yaşadığımız kayıp ve ayrılıkların, zamanın algılanış biçimi üzerinde nasıl psikolojik durumlar yaratabileceği hakkında düşünüyorum. Virginia Woolf’un 'Varolma Anları' adlı kitabında, kaybettiği annesini yaşamaya devam ediyormuş gibi hissetmesine neden olan anlara benzeyen, herhangi bir zaman diliminden bağımsız, bir kişinin yaşam ve ölüme dair bakış açısını genişletebilen deneyimlerle ilgileniyorum." Neslihan Başer
Zahmetsizce Hatırlatan, "Hafıza Dokuma, Hafızaya Dokunma", Yasemin Özcan ile sohbet, 2022.
Neslihan Başer (b. 1984, Adana) lives and works in Istanbul. Neslihan bases her research on the notions of memory and reminiscence. In her works she frequently uses fabric and treats it as a material that records emotion, thought, and experience. Through her approach it becomes a medium, which triggers memory and brings together diverse stories. Her solo and collective exhibitions include MA Visual Arts Summer Show, Camberwell College of Arts, London (2018); "KEK Sever Misiniz?", Women's Works Library and Information Centre Foundation, Istanbul (2018); "Recurrence", Merdiven Art Space, Istanbul (2018, solo exhibition); "The First Round", Galata Greek School, Istanbul (2018); "Hybrid", 2 Girls Art Gallery, London (2017). Residency programs the artist has attended include The Artist Residency Project, SVA, NYC (2022); Rossella Biscotti "Telling Stories" (online), Summer Academy, Salzburg (2021); Istanbul Biennial Work & Research Program, Istanbul (2019).
Neslihan Başer (d. 1984, Adana) İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Araştırmalarını hafıza ve hatırlama kavramları üzerine yapıyor. Üretimlerinde sıklıkla kullandığı kumaşı, duygu, düşünce ve deneyimi kaydeden, hafızayı tetikleyen ve farklı hikâyeleri bir araya getiren bir malzeme olarak ele alıyor. Kişisel ve karma sergileri arasında MA Visual Arts Summer Show, Camberwell College of Arts, Londra (2018); "KEK Sever Misiniz?", Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, İstanbul (2018); "Tekrar", Merdiven Art Space, İstanbul (2018, kişisel sergi); "İlk Raunt", Galata Rum Okulu, İstanbul (2018); "Hybrid", 2 Girls Art Gallery, Londra (2017) yer alıyor. Sanatçının katıldığı misafir sanatçı programları arasında The Artist Residency Project, SVA, NYC (2022); Rossella Biscotti "Telling Stories" (online), Summer Academy, Salzburg (2021); İstanbul Bienali Çalışma ve Araştırma Programı, İstanbul (2019) bulunuyor.
Megastar Is Back Home
Megastar Is Back Home, titled after Turkey’s national obsession with becoming worldwide and the late 1990’s tabloid headlines. The work is about an American Dream-like grand but beaten homecoming, that is an identity crush between self and the other.
Megastar Yurda Döndü
Megastar Yurda Döndü, ismini Türkiye'nin dünyaya açılma sevdası ve 1990’lar sonu magazin manşetlerinden alır. Bu iş Amerikan Rüyası kadar gösterişli ama buruk bir dönüşü konu edinir; eve dönüş, ben ve ötekinin kimlik çatışmasıdır.
Sinan Tuncay’s photography, video and installation work focus on constructing queer identity through nostalgia, pop culture and spatial memory. Consisting of meticulous collages made of both taken and found images, his work brings hierarchical representation quality of manuscript illustrations into a photographic setup where self-portrait serves as a transformative tool to examine performative aspects of masculinity.
Sinan Tuncay (b. 1986, Istanbul) is a New York and Istanbul based visual artist and director. He received his BA from Sabanci University in Visual Communication Design and MFA from the School of Visual Arts in Photography, Video and Related Media. His work has been exhibited internationally and was acquired in private collections and by public institutions such as the Istanbul Museum of Modern Art, Musée de l’Elysée and Odunpazarı Museum of Modern Art. The music videos he designed and directed for acclaimed recording artists such as Sezen Aksu, Mabel Matiz, Gaye Su Akyol were awarded "The Music Video of The Year".
His solo exhibitions are; "Reserved for the Men I’ve Never Became", C.A.M Gallery, Istanbul (2019); "Synthetic", C.A.M Gallery, Istanbul (2016), "I’m sorry Leyla", United Photo Industries, Brooklyn (2016). His selected group exhibitions include; "Don’t Look Back, Deep is the Past", Odunpazari Museum of Modern Art, Eskişehir, (2022); "Dün, Bugün, İstanbul", Sakıp Sabancı Müzesi, İstanbul, (2021); "Istanbul Codex", Mediterranean Biennial, Palermo, (2017); "reGeneration3: New Perspectives on Photography", Musée de l’Elysée, Lausanne, (2015); Governors Island Art Fair, New York, (2014); "Close Quarters", the Istanbul Museum of Modern Art, (2013). He was awarded a NYFA (New York Foundation for the Arts) Fellowship in Photography (2016). He’s the recipient of Leslie-Lohman Museum Artist Fellowship (2020).
Fotoğraf, video ve yerleştirme ile çalışan Sinan Tuncay’ın sanat pratiği, mekansal hafıza, nostalji ve popüler kültür ilişkisi üzerinden kuir kimlik inşasına odaklanır. Sanatçı, hem buluntu, hem de kendi çektiği imajlarla kurguladığı detaylı kolajlarda, minyatür sanatının hiyerarşik temsil biçimlerini fotografik zemine taşır. Otoportre, erkekliğin performatif yapısını irdeleyen dönüştürücü bir araç işlevi kazanır.
Çalışmalarını New York ve İstanbul arasında sürdüren görsel sanatçı ve yönetmen Sinan Tuncay (d. 1986, İstanbul) lisans eğitimini Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisansını, the School of Visual Arts’da Fotoğraf, Video ve ilgili medyalar üzerine yaptı. İşleri, uluslararası grup sergilerinde yer aldı; özel koleksiyonların yanısıra, İstanbul Modern, Musée de l’Elysée ve Odunpazarı Modern Müzesi gibi kurumların kalıcı koleksiyonlarına dahil edildi. Sezen Aksu, Mabel Matiz ve Gaye Su Akyol gibi tanınan müzisyenler için tasarlayıp yönettiği müzik videolarıyla "Yılın Müzik Videosu" ödüllerine layık görüldü.
Kişisel sergileri; "Olamadığım Adamlara Mahsustur", C.A.M Galeri, İstanbul (2019); "Sentetik", C.A.M Galeri, İstanbul (2016), "I’m sorry Leyla", United Photo Industries, Brooklyn (2016). Katıldığı grup sergilerinin bazıları; "Maziye Bakma Mevzu Derin", OMM, Eskişehir, (2022); "Dün, Bugün, İstanbul", Sakıp Sabancı Müzesi, İstanbul, (2021); "Istanbul Codex", Mediterranean Biennial, Palermo, (2017); "reGeneration3: New Perspectives on Photography", Musée de l’Elysée, Lausanne, (2015); Governors Island Art Fair, New York, (2014); "Yakın Menzil", Istanbul Modern, (2013). Sinan, New York Sanat Vakfı (NYFA) tarafından burs ile ödüllendirildi (2016); Leslie-Lohman Müzesi tarafından sanatçı bursu kazandı (2020).
9 new works of border_less EDITIONS were exhibited for the first time at SANATORIUM's Karaköy Juma building on December 20–24, 2022. The new works of the series, which are shared online throughout the year, were accompanied by the works produced in 2021. Click to view some installations shots.
border_less’ın sanatçı davetleriyle devam ettiği EDITIONS serisi, 9 yeni üretimle 20–24 Aralık 2022 tarihlerinde SANATORIUM’un Karaköy Juma binasındaki mekânında fiziki olarak izleyiciyle buluştu. Sergide yıl boyunca çevrimiçi tanıtımları yapılan serinin yeni işlerine, 2021 yılındaki üretimler de eşlik etti. Sergi görselleri için tıklayın.
SWEET NOTHINGS / TATLI HİÇLER
SWEET NOTHINGS is a drawing series of :mentalKLINIK artist duo on iPhone Notes at bedtime. / TATLI HİÇLER, :mentalKLINIK sanatçı ikilisinin yatmadan evvel iPhone Notes uygulamasında yaptığı bir desen serisidir.
“SWEET NOTHINGS
WILLY-NILLY
A BUZZ OF PLEASURE
NEO-HUMANIZED DEEDS
AAHT AAHHT BLOOOOT*”
*Excerpt from CONTEMPOETRY by :mentalKLINIK, 2016-2022. / * :mentalKLINIK’in CONTEMPOETRY (2016-2022) adlı şiir seçkisinden alıntıdır.
:mentalKLINIK is a Brussels based artist duo from Istanbul composed of Yasemin Baydar & Birol Demir who began their collaborative practice in 1998.
:mentalKLINIK strides with undisguised dexterity the invisible political strategies and the social dynamics by ultra-contemporary devices of an apparent lightness. Like a discoball, :mentalKLINIK shows are a selection of their multifaceted approach on their universe. Resisting to the limitations of a single vocabulary or style, their world is a playful one full of hedonistic appeal which can be experienced as festive and glamourous but also surprising as one approaches to discover with a closer view an underlying violence suggestive of a bad trip after party or a creepy beginning of the end. Their works shift between emotional and robotic attitudes. Artist duo reclaim the sparkling and authoritative visual language of the media and night spheres in a climate of sensory hyperstimulation engendered by multiple neons, slogans, light beams, mirror balls and confetti while playing with our unanimous attraction to objects glittering and seductive. It is all the work of encryption to which they summon us, between the true and the false, the artificial and the superficial, as if everything were a case of falsification. :mentalKLINIK has an open laboratory approach to process, production, roles, conception and presentation. Their works are a mix of oxymora and paradoxes, darkly humorous, self-contained range from immersive time based installations to sculptures and objects that thwart categorisation.
:mentalKLINIK’s experimental approach has been praised on numerous international exhibitions including Bitter Medicine#02 (Borusan Contemporary, Istanbul), curated by Necmi Sonmez, ‘FreshCut’ (MAK, Vienna_ Austrian Museum of applied Arts / Contemporary Art) curated by Marlies Wirth and ‘Co-operation Would be Highly Appreciated’ Exhibition at SCAD Museum GA, USA, curated by Storm Janse van Rensburg. They have participated in numerous international exhibitions including Istanbul Modern-Rotterdam at Boijmans van Beuningen Museum (Rotterdam, 2012); Izmir Triennial of Contemporary Art (Izmir, 2010); and Tomorrow, Now (MUDAM, Luxembourg, 2007). They opened an introspective at La Patinoire Royale, Brussels curated by Jerome Sans in 2018. They have had two major solo shows at Galerist, Istanbul titled That’s Fucking Awesome curated by Jerome Sans (2011) and rABBIThOLE (2009); a solo show at Gallery Isabelle van den Eynde Thank You For your Cooperation (2014); a solo show at Sabrina Amrani Gallery ‘HYPERMOODY’ (2022); and a solo show in Belgrade in 2018 titled ‘Catastrophically Gorgeous’ at Eugster II Belgrade, curated by Yasmina Reggad.
:mentalKLINIK Yasemin Baydar ve Birol Demir’den oluşan, Brüksel’de yaşayan ve çalışan sanatçı ikilisidir. İstanbullu ikili, iş birliklerini 1998 yılından beri sürdürmektedir.
:mentalKLINIK görünmez politik stratejileri ve toplumsal dinamikleri, görünür bir hafifliğe sahip ultraçağdaş araçlar kullanarak, açık bir maharetle aşar. :mentalKLINIK sergileri, bir disko topu gibi, ikilinin kendi evrenlerine yönelttikleri çokyönlü yaklaşımlarının bir seçkisinden oluşur. Tek bir lügat veya üslubun sınırlarına direnen dünyaları, hedonist ve oyuncudur: izleyici ona keşfetmek üzere yaklaştığında hem bir şölen ve coşku hissi yaşar hem de hayrete düşer, altında şiddet yatan bu dünya, bir parti sonrası akşamdan kalma hissini veya sonun ima edildiği sinsi bir başlangıcı önerir. İşleri duygusal ve robotik tavırlar arasında gidip gelir. Sanatçı ikilisi medyaya ve gece hayatına ait olan parıltılı ve otoriter görsel dili sahiplenir; çeşitli neonlar, ışın demetleri, aynalı toplar ve konfetilerde vücut bulan, hislerimizi hiper uyaran bir iklimde, simli ve cezbedici nesnelere duyduğumuz çekimle oynar. Sanki her şey bir sahtecilik vakasıymış gibi, bizi davet ettikleri, doğru ve yanlış, suni ve yüzeysel arasında bir şifreleme mesaisidir.
:mentalKLINIK sürece, üretime, rollere, kavramlara ve sunuma açık bir laboratuvar gibi yaklaşır. İşleri oksimoronların ve paradoksların bir karışımdır, kara bir mizaha sahip ve özerktir. Üretimleri izleyiciyi çevreleyen zaman bazlı yerleştirmeler, heykeller ve kategorizasyona direnen objeler gibi birçok farklı form alır.
:mentalKLINIK’in deneysel yaklaşımı ikilinin katıldığı pek çok uluslararası sergide övgü toplamıştır. Bitter Medicine#02, Borusan Contemporary, İstanbul (küratör: Necmi Sönmez) (2020); FreshCut, MAK, Viyana (küratör: Marlies Wirth) (2013); ve Co-operation Would be Highly Appreciated, SCAD Museum, Savannah (küratör: Storm Janse van Rensburg) (2015) bu sergilerden bazılarıdır. İkili, aralarında Istanbul Modern-Rotterdam, Boijmans van Beuningen Museum (2012); İzmir Çağdaş Sanat Trienali (2010); ve Tomorrow, Now, MUDAM, Lüksemburg, (2007) sergilerinin de bulunduğu pek çok uluslararası sergiye katılmıştır. 2018’de La Patinoire Royale, Brüksel’de bir introspektifleri gerçekleşmiştir (küratör: Jerome Sans). En önemli kişisel sergileriyse şunlardır: That’s Fucking Awesome, Galerist, İstanbul (küratör: Jerome Sans) (2011); rABBIThOLE, Galerist, İstanbul (2009); Thank You For your Cooperation, Gallery Isabelle van den Eynde, Dubai (2014); ve Catastrophically Gorgeous, Eugster II Belgrade (küratör: Yasmina Reggad) (2018).
Primordial Soup Served in Minuscule Portions
“The present was an egg laid by the past that had the future inside its shell”. - Zora Neale Hurston
Primordial soup is a concept proposed by the biochemist Alexander Oparin in 1924, referring to the conditions present on the Earth around 3.7-4.00 billion years ago, prior to the origin of life as we know it. According to Oparin, this primitive surface/soup included carbon, hydrogen, water vapor, and ammonia, which then reacted with one another to create organic compounds that later gave way to complex life forms. Primordial Soup Served in Minuscule Portions, pursues one of these vital elements, carbon, in the form of calcium carbonate, one of the most abundant minerals on the Earth. It brings together things, and organisms comprising this compound across different timelines: eggshells, calcite crystals, and marble, as well as an incubator that preserves the composition of this mineral by acting as a surrogate. While the formation of an eggshell lasts approximately 20 hours in a chicken’s body, it takes hundreds of years for a single block of marble to form. By tracing various journeys of this mineral, the piece aims to conflate disparate temporalities and metabolic rates on a single sheet of latex.
Minüskül Porsiyonlarda Servis Edilen İlkel Çorba
“Şimdiki zaman, geçmişin yumurtladığı, kabuğunun içinde geleceği barındıran bir yumurtaydı”. - Zora Neale Hurston
İlkel çorba, 1924’te biyokimyacı Alexander Oparin tarafından ortaya koyulan ve yaklaşık 3.7-4.00 milyar yıl önce, bildiğimiz haliyle yaşam başlamadan evvel dünyada bulunan fiziksel koşulları betimleyen bir kavram. Oparin’e göre bu söz konusu ilkel yüzey/çorbada karbon, hidrojen, su buharı ve amonyak bulunuyordu; bunlar önce kendi aralarında reaksiyona girip organik bileşimleri yarattılar, daha sonraysa daha karmaşık yaşam formlarının oluşmasını sağladılar. Minüskül Porsiyonlarda Servis Edilen İlkel Çorba, bu çorbadaki yaşamsal elementlerden birinin, karbonun, kalsiyum karbonat formundaki halinin -dünyada en sık rastlanan minerallerden birinin- peşine düşüyor. Farklı zaman dilimlerinde bu bileşeni bünyesinde bulunduran şeyleri, organizmaları bir araya getiriyor: yumurta kabukları, kalsit kristalleri ve mermerin yanı sıra bir vekil olarak bu mineralin muhafazasını sağlayan bir kuluçka makinesini tasvir ediyor. Bir tavuğun vücudunda bir yumurta kabuğunun oluşması yaklaşık 20 saat sürerken, bir kalıp mermerin oluşması yüzyıllar sürüyor. Bu mineralin farklı yolculuklarının izini sürerek, farklı zamansallıkları ve metabolik hızları bir lateks parçasının üzerinde buluşturmayı amaçlıyor.
Gülşah Mursaloğlu completed her BA in Sociology at Boğaziçi University and received her MFA degree from the School of the Art Institute of Chicago. In her works, she explores materiality, matter’s agency, and human and non-human temporalities. Her installations, which emerge after an in-depth and extensive research process, don’t remain stable in form, and rather manifest themselves as dynamic and fluid systems through their ephemeral nature. Her recent projects investigate the shift in potato’s temporality in the past centuries, terrestrial sequences, and the ways in which humans as a species voluntarily and involuntarily eat/devour/consume the earth and actors from the underground.
Recent exhibitions include “The Memory in Our Bones”, Green Art Gallery, Dubai, UAE (2022); “Hosting Bodies”, Sanatorium, Istanbul, Turkey (2021); “Once Upon a Time Inconceivable”, Protocinema, Istanbul, Turkey (2021); “3rd Industrial Art Biennial”, Labin, Croatia (2020); “Material Play”, Salisbury University Galleries, Salisbury, USA (2019); “YFD 10: One Must Continue” Zilberman Gallery, Istanbul, Turkey (2019); “A Notation, for Every Crossing”, poşe, Istanbul, Turkey (2019); “An Internal Garden”, Depo, Istanbul, Turkey (2018); “Artificial Life”, Chicago Artists Coalition, Chicago, USA (2018) and “Other Hours”, 601 Artspace, New York, USA (2017). She has participated in artist residencies such as Arnis Residency, Arnis, Germany (2022); SAHA Studio, Istanbul, Turkey (2020); sundaymorning@ekwc, Oisterwijk, Netherlands (2019); Istanbul Biennial Production and Research Programme, Istanbul, Turkey (2018-19) and Oregon College of Art and Craft, Portland, USA (2016).
Gülşah Mursaloğlu Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde lisans eğitimini bitirdikten sonra School of the Art Institute of Chicago’da Güzel Sanatlar alanında yüksek lisansını tamamladı. Çalışmalarında genellikle maddesellikle, maddenin failliğiyle ve hem insanların hem de diğer türlerin zamanla kurduğu ilişkilerle ilgileniyor. Uzun ve kapsamlı bir araştırma sürecinin ardından ortaya çıkan yerleştirmeler, sergilendiği halleriyle stabil formlarda kalmıyor, sergiye yayılan süreçsel uzamlarıyla dinamik ve değişken sistemlere dönüşüyor. Yakın dönem çalışmalarında patatesin son yüzyıllarda değişen zamansallığına, yeraltındaki dizilimlere ve insan türü olarak toprağı ve yeraltından aktörleri hem kasten hem de istemsiz olarak yeme/yalayıp yutma/tüketme biçimlerimize odaklanıyor.
Yakın dönemde katıldığı sergiler arasında “Memory in Our Bones”, Green Art Gallery, Dubai, BAE (2022); “Konak Bedenler”, Sanatorium, İstanbul (2021); “Bir Zamanlar Kavranamayan”, Protocinema, İstanbul (2021); “3. Endüstriyel Sanat Bienali”, Labin, Hırvatistan (2020); “Material Play”, Salisbury University Galleries, Salisbury, ABD (2019); “GYF 10: Devam Etmek Gerek” Zilberman Gallery, İstanbul (2019); “Muğlak Kesişimler için Notasyonlar”, poşe, İstanbul (2019); “Bir İç Mekân Bahçesi”, Depo, İstanbul (2018); “Artificial Life”, Chicago Artists Coalition, Şikago, ABD (2018) ve “Other Hours”, 601 Artspace, New York, ABD (2017) bulunuyor. Sanatçı, Arnis Residency, Arnis, Almanya (2022); SAHA Studio, İstanbul (2020), sundaymorning@ekwc, Oisterwijk, Hollanda (2019); İstanbul Bienali Çalışma ve Araştırma Programı, İstanbul (2018-19) ve Oregon College of Art and Craft, Portland, ABD (2016) misafir sanatçı programlarına katılmıştır.
Ahmet Civelek, Untitled (Blue Sandpaper on Cliff with Yellow Strip of Sandpaper), 2022, 43 x 56 cm, digital c-print with sandpaper, hand-finished, Edition of 30 + 5 AP. Photo / Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz.
Untitled (Blue Sandpaper on Cliff with Yellow Strip of Sandpaper)
Ahmet Civelek creates artworks that investigate how humans interact with the tactility of their environments. In his series of “Sandpaper Drawings”, he juxtaposes industrial sandpaper with drone shots of Riva, Istanbul to contrast the visual texture of the Black Sea shoreline with the physical texture of his collage. Civelek’s use of sandpaper in his artworks refer to the material as an object of conflict and of contradiction. Sandpaper aggressively destroys surfaces, while simultaneously making them smooth and polished. In “Untitled (Blue Sandpaper on Cliff with Yellow Strip of Sandpaper)”, the addition of sandpaper interrupts the smoothness of the photo paper which results in damaging the print as work of pure photography.
İsimsiz (Uçurumda Mavi Zımpara Kağıdı ile Sarı Zımpara Kağıdı)
Ahmet Civelek, insanların çevrelerinin dokunsallığıyla nasıl etkileşime girdiğini araştıran eserler üretir. "Zımpara Çizimleri" serisinde, endüstriyel zımpara kağıdını Riva, İstanbul’da çekilen drone görüntüleriyle yan yana getirerek Karadeniz kıyısının görsel dokusunu kolajının fiziksel dokusuyla kıyaslar. Civelek'in eserlerinde zımpara kağıdı kullanımı, malzemeye bir çatışma ve çelişki nesnesi olarak atıfta bulunur. Zımpara kağıdı, yüzeyleri agresif bir şekilde tahrip ederken aynı zamanda pürüzsüz ve cilalı hale getirir. “İsimsiz (Uçurumda Mavi Zımpara Kağıdı ile Sarı Zımpara Kağıdı)" eserinde; zımpara kağıdının eklenmesi, fotoğraf kağıdının pürüzsüzlüğünü kesintiye uğratır ve işin sadece bir fotoğraf olmasını engeller.
Ahmet Civelek is a Turkish conceptual artist based in New York City. His artworks are concerned with defining and redefining destruction in relation to his experiences growing up in Istanbul at the turn of the Millenium. Using drones, photography and industrial sandpaper, he creates artworks that investigates how humans interact with the tactility of their environments. Civelek’s installations and mixed-media pieces have been featured in exhibitions at Pi Artworks, Istanbul; Entrance, NYC; Koraalberg Gallery, Antwerp; santralistanbul Museum, Istanbul; The Parrish Art Museum, Watermill, NY; Southard Reid, London and Oktem & Aykut, Istanbul. He has been awarded residencies at the Vermont Studio Center, VT; the NARS Foundation, NYC; Residencies Unlimited, NYC; Arteles, Finland and Autocenter, Berlin. Civelek is a graduate of the Pratt Institute and Central Saint Martins.
Ahmet Civelek, New York’ta yaşayan kavramsal bir sanatçıdır. Milenyum başında İstanbul'da büyüyen sanatçının deneyimleriyle paralel olarak sanat üretimi, yıkımı tanımlamak ve yeniden tanımlamakla ilgilidir. Dron, fotoğraf ve endüstriyel zımpara kağıdını kullanarak, insanların çevrelerinin dokunsallığıyla nasıl etkileşime girdiğini irdeleyen eserler üretir. Civelek'in enstalasyonları ve karışık teknik eserleri, Pi Artworks, İstanbul; Entrance, NYC; Koraalberg Gallery, Antwerp; santralistanbul Müzesi, İstanbul; Parrish Art Museum, Watermill, NY; Southard Reid, Londra ve Öktem Aykut, İstanbul’daki sergilerde yer aldı. Civelek, Vermont Studio Center, VT; NARS Foundation, NYC; Residencies Unlimited, NYC; Arteles, Finlandiya ve Autocenter, Berlin misafir sanatçı programlarına katılmaya hak kazandı. Civelek, Pratt Institute ve Central Saint Martins mezunudur.
GUCCI
“In my recent works, I focus on the relationship between internet culture and language. ‘Gucci’ is used in internet slang to mean ‘good’, ‘awesome’, ‘cool’. The work, in its most basic form, is an abstract composition that I created by bringing together various symbols that we are accustomed to seeing online. The ‘Broken image’ icon is a recurring image in my work. As for me, it depicts the ultimate abstraction. In this composition, I try to create new meanings by adding intertwined ‘language’ icons next to the ‘broken image’...”
“Son dönemdeki üretimlerimde internet kültürünün dil ile ilişkisine odaklanıyorum. ‘Gucci’, internet argosunda ‘iyi’, ‘harika’, ‘cool’ anlamında kullanılıyor. Çalışma, en temel haliyle, online ortamlarda görmeye alışık olduğumuz çeşitli simgeleri bir araya getirerek oluşturduğum soyut bir kompozisyon. ‘Broken image’ ikonu çalışmalarımda tekrar eden bir imge. Bu imge benim için nihai bir soyutlama anlamına geliyor. Bu kompozisyonda ise ‘broken image’ın yanına birbiri içine geçmiş ‘dil’ ikonlarını da ekleyerek yeni anlamlar üretmeye çalışıyorum…”
Berkay Tuncay’s (1983, İstanbul) practice is based on investigating multi-layered effects of the Internet on global society by copying, combining, and transforming the cultural codes that are being distributed online. Tuncay took part in many international group exhibitions and presented his works on the online culture in diverse forms. His solo exhibitions include: Human, how strange, so vulgar, such a masterpiece and yet so primitive, Sanatorium, Istanbul (2020); “Getting Away With It All Messed Up”, Display, Berlin, (2018); “Life Is What Happens To You While You Are Busy Watching Cute Cat Videos'', Gaia Gallery, Istanbul (2016); “WE ARE ACCIDENTS WAITING TO HAPPEN”, 49A, İzmir (2013) and “I’M SORRY, BECAUSE I DANCE”, De Kijkdoos, Amsterdam (2011). He participated in several artist residency programs such as Jan van Eyck Academie, Maastricht (2021-2022), Gastatelier NRW, Düsseldorf (2018), Cité Internationale des Arts, Paris (2014) and ArtCenter/Istanbul (2011-2013).
Berkay Tuncay (İstanbul, 1983) İstanbul'da yaşıyor ve çalışıyor. İstanbul Üniversitesi Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü’nde aldığı lisans eğitiminin ardından Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Bilgisayar Ortamında Sanat ve Tasarım Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Sanat pratiği, çevrimiçi dolaşımda olan kültürel kodları kopyalamak, birleştirmek ve dönüştürmek yoluyla İnternet’in küresel toplum üzerindeki çok katmanlı etkilerinin araştırılması üzerinde şekillenir. Tuncay, Jan van Eyck Academie (2021-2022), Gastatelier NRW, Düsseldorf (2018), Cité Internationale des Arts, Paris (2014) ve ArtCenter/İstanbul (2011-2013) gibi çeşitli sanatçı misafir programlarına katılmıştır. Sanatçının kişisel sergileri şunlardır: “İnsan tuhaf, ne hoyrat, ne şaheser ve nasıl ilkel hayret”, Sanatorium, İstanbul (2020); “Getting Away With It All Messed Up”, Display, Berlin, (2018); “Hayat, Sen Sevimli Kedi Videoları İzlerken Başından Geçenlerdir”, Gaia Gallery, Istanbul (2016) “WE ARE ACCIDENTS WAITING TO HAPPEN”, 49A, İzmir (2013), “I’M SORRY, BECAUSE I DANCE”, De Kijkdoos, Amsterdam (2011).
Is it time? / Yes
In her installation titled Forough (2018), the artist animated portraits of taxidermy birds that she took in Saint-Joseph Private French High School’s Natural History Museum with the help of fans. Is it time? and Yes investigate the potential energy of three of these portraits each, as accumulated layers.
Zamanı geldi mi? / Evet
Sanatçı Füruğ (2018) adlı yerleştirmesinde, Saint-Joseph Fransız Lisesi Doğa Tarih Müzesi'nde çektiği doldurulmuş kuş portrelerini vantilatörler kullanarak harekete geçirdi. Zamanı geldi mi? ve Evet bu portrelerden üçer tanesinin biriken katmanlar olarak potansiyel enerjisini araştırır.
Sena Başöz is an artist working across many different media whose works investigate healing, seeking ways of interacting with what is considered out of reach and experimentally regenerating what is considered frozen-dead-stale-lost. She focuses on broader definitions of "care" and the practices it entails.
Her recent solo exhibitions and performances include Slalom, Wellcome Collection, London (2022); Clam, Matsuake at Librairie Yvon Lambert, Paris (2021); Astronomical Movements, Bilsart, Istanbul (2021); Ars Oblivionis, Lotsremark Projekte, Basel (2020); A Consolation, Krank Art Gallery, Istanbul (2020); Hold on Let go, MO-NO-HA Seongsu, Seoul (2020) and On Lightness, DEPO Istanbul(2018). She has participated in group exhibitions such as There is Nothing Inevitable about Time, TAVROS, Athens (2022); This Place, Yapı Kredi Kültür Sanat, Istanbul (2021); Transitorische Turbulenzen, Kunstraum Dreiviertel, Bern (2020); Studio Bosporus, Hamburger Bahnhof, Berlin (2018); Quiet Dialogue, Tokyo Metropolitan Museum (2018) and Sharjah Biennial Offsite Exhibition: Bahar, Istanbul (2017).
She received her BA in Economics from Boğaziçi University in 2002 and MFA from Bard College Milton Avery Graduate School of the Arts in Film and Video in 2010. She participated in artist residencies at Cité Internationale des Arts, Paris (2017), Atelierhaus Salzamt, Linz (2010) and Delfina Foundation, London (2020-2022). The artist lives and works in Istanbul.
Farklı mecralarla çalışan Sena Başöz’ün işleri, iyileşmeyi araştırırken ulaşılmaz olanlarla etkileşime geçmenin ve donuk-ölü-zaman aşımına uğramış-kayıp kabul edilenleri deneysel olarak yeniden canlandırmanın yollarını arar. Sanatçı, geniş anlamıyla "bakım ve ilgi"nin tanımlarına ve uygulamalarına odaklanır.
Son dönem kişisel sergileri ve performansları arasında Slalom, Wellcome Collection, Londra (2022); Clam, Matsuake at Librairie Yvon Lambert, Paris (2021); Astronomik Hareketler, Bilsart, Istanbul (2021); Ars Oblivionis, Lotsremark Projekte, Basel (2020); Bir Teselli, Krank Art Gallery, İstanbul (2020); Hold on Let go, MO-NO-HA Seongsu, Seul (2020) ve Hafiflemeye Dair, DEPO İstanbul (2018) yer alıyor. Katıldığı grup sergileri arasında There is Nothing Inevitable about Time, TAVROS, Atina (2022); Burası, Yapı Kredi Kültür Sanat, Istanbul (2021), Transitorische Turbulenzen, Kunstraum Dreiviertel, Bern (2020); Studio Bosporus, Hamburger Bahnhof, Berlin (2018); Quiet Dialogue, Tokyo Metropolitan Museum (2018) ve Sharjah Biennial Offsite Exhibition: Bahar, İstanbul (2017) yer alıyor.
2002 yılında Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde lisansını, 2010 yılında Bard College Milton Avery Graduate School of the Arts Film ve Video Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. Sanatçı, Cité Internationale des Arts Paris’te (2017), Atelierhaus Salzamt Linz’de (2010) ve Delfina Foundation Londra'da (2020-2022) misafir sanatçı programlarına katıldı. Sanatçı İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.
Ecem Yüksel, Wherever I wander, wherever I rove, 2022
"Farewell to the Highlands, farewell to the North,
The birth-place of Valour, the country of Worth;
Wherever I wander, wherever I rove,
The hills of the Highlands forever I love.
Farewell to the mountains, high-cover'd with snow,
Farewell to the straths and green valleys below;
Farewell to the forests and wild-hanging woods,
Farewell to the torrents and loud-pouring floods."
An extract from "My Heart's in the Highlands", a poem written by Robert Burns in 1789.
Ecem Yüksel, Nerede gezsem, nerede dolaşsam, 2022
"Dağlara elveda, elveda kuzeye
Mertliğin doğduğu yere, erdemin ülkesine
Nerede gezsem, nerede dolaşsam,
Dağların yamaçları hep gönlümde.
Dorukları karlı kaplı dağlara elveda
Irmakların aktığı yeşil vadilere elveda
Ormanlara ve vahşi korulara elveda
Kıyamet koparan taşkın sellere elveda!"
Robert Burns’ün 1789 yılında yazdığı “My Heart’s in the Highlands” isimli şiirinden alıntıdır.
[Extro-Envanter] #1
For the technician’s safety during oxidecache measurements in electronic devices, the device must be isolated with 1/1 tension capacity ratio transformator in neolithic parameters. This is called Elektroizolasyon Transformator.
Elektronik cihazlarda oksitbellek ölçümü yapan teknisyenin yüksek gerilimden zarar görmemesi için cihaz neolitik parametrede gerilimi dönüştürme oranı 1/1 olan bir transformatörle yalıtılmalıdır. Buna Elektroizolasyon Transformatörü adı verilir.
[Extro-Envanter] #2
For the technician’s safety during schizo-metallic measurements in electronic devices, the device must be isolated with 1/1 tension capacity ratio hypercoolant in neolithic parameters. This is called Elektroizolasyon Transformator.
Elektronik cihazlarda şizo-metalik ölçüm yapan teknisyenin yüksek gerilimden zarar görmemesi için cihaz neolitik parametrede gerilimi dönüştürme oranı 1/1 olan bir hipersoğutucuda yalıtılmalıdır. Buna Elektroizolasyon Transformatörü adı verilir.
Working with drawing, video, sculpture and installation, Emre Hüner’s practice focuses on constructed narratives and eclectic assemblages which explore the subjects of utopia, archaeology, and ideas of progress and future through the re-imagination of architectural entities and speculations on the materiality of organic and artificial forms.
The artist’s recent solo exhibitions include [ELEKTROİZOLASYON]: Unknown Parameter Extro-Record (Arter, Istanbul, 2021), Neochronophobiq (Protocinema, New York and STUK, Leuven, 2017), Hypabyssal (Marso Gallery, Mexico City, 2016), Floating Cabin Rider Capsule Reactor Cycle (CCA Kitakyushu, 2015), and Aeolian (RODEO, Istanbul, 2013). Hüner’s works also took part in various group exhibitions, including Beats of a Fabulous Machine (Saint-Joseph Private French High School, Istanbul, 2021), CMD P for 2079 (Allard Pierson Museum, Amsterdam, 2020), Further Thoughts on Earthy Materials (Kunsthaus Hamburg, 2018), Planet 9 (Kunsthalle Darmstadt, 2017), 14th Istanbul Biennial (Istanbul, 2015), Manifesta 9 (Genk, 2012) and Younger Than Jesus (New Museum, New York, 2009).
Hüner attended Brera Academy of Fine Arts in Milan and participated in artist residencies at Artpace San Antonio (Texas, 2019), AGA LAB (Amsterdam, 2019), Frans Masereel Centrum (Kasterlee, 2017), ISCP (New York, 2014), Princeton University (2010), the Rijksakademie van Beeldende Kunsten (Amsterdam, 2010), Apexart (New York, 2009), and at the Platform Garanti Contemporary Art Center (Istanbul, 2009). The artist lives and works in Istanbul and Amsterdam.
Çizim, video, heykel ve yerleştirme mecralarında çalışan Emre Hüner’in sanat pratiği, mimari yapıların yeniden tahayyülü ile organik ve yapay formların maddeselliğine ilişkin sorgulamalar aracılığıyla ütopya, arkeoloji, ilerleme ve gelecek fikirlerini irdeleyen kurgulanmış anlatılara ve eklektik asamblajlara odaklanır.
Sanatçının yakın dönemde gerçekleşen kişisel sergileri arasında [ELEKTROİZOLASYON]: Bilinmeyen Parametre Dış-Kayıt (Arter, Istanbul, 2021), Neochronophobiq (Protocinema, New York ve STUK, Leuven, 2017), Hypabyssal (Marso Gallery, Mexico City, 2016), Floating Cabin Rider Capsule Reactor Cycle (CCA Kitakyushu, 2015), Aeolian (RODEO, İstanbul, 2013) yer alır. Hüner’in yapıtları ayrıca Fevkalade Bir Makinenin Kalbi (Saint Joseph Lisesi, İstanbul, 2021), CMD P for 2079 (Allard Pierson Müzesi, Amsterdam, 2020), Further Thoughts on Earthy Materials (Kunsthaus Hamburg, 2018), Planet 9 (Kunsthalle Darmstadt, 2017), 14. İstanbul Bienali (Istanbul, 2015), Manifesta 9 (Genk, 2012) ve Younger Than Jesus (New Museum, New York, 2009) grup sergilerinde gösterilmiştir.
Eğitimini Milano’daki Brera Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamlayan Hüner’in katıldığı misafir sanatçı programları: Artpace San Antonio (Texas, 2019), AGA LAB (Amsterdam, 2019), Frans Masereel Centrum (Kasterlee, 2017), ISCP (New York, 2014), Princeton Üniversitesi (2010), Rijksakademie van Beeldende Kunsten (Amsterdam, 2010), Apexart (New York, 2009) ve Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi (İstanbul, 2009). Sanatçı, yaşamını ve çalışmalarını İstanbul ve Amsterdam’da sürdürüyor.
Chance Maybe
"You should spend your summer in a breezy place, according to him. You should be in a garden all day long. A long and narrow garden, with a slight slope down to the sea. He never had any concerns there. All he cared for is walking barefoot on grass and stepping on a bee by accident. He always reads here. He finishes reading the newspaper before breakfast. Loves the sports pages. He had read the news about the first freekick Van Hooijdonk used without a wall. His way of reading a book is such a festivity. Be it detective stories, books jam-packed with action; he puts them in order to be read one by one each day and then he takes pride in how he guessed the end of the plotline in each of them. He had decided to give up reading Clive Cussler here. He thinks about the dinner as he takes a break from his book, makes shopping lists. It’s not even noon, yet he is already hungry."
Sevdiği Yerler
"Ona sorsan yazı esintili yerde geçireceksin. Bahçede olacaksın bütün gün. Şöyle ince uzun bir bahçe, 2-3 derece eğimli denize doğru. Bu bahçede normalde olduğundan daha kaygısız hissetti hep. Endişelendiği tek şey yalınayak çimlerde yürürken kazara bir arıyı ezmek. Hep okur burada. Kahvaltıdan önce gazeteyi bitirir. En çok spor sayfalarını sever. Van Hooijdonk'un baraj kurulmadan kullandığı ilk frikiğin haberini burada okudu. Kitap okuyuşu tam bir şenlik. Polisiyeden tutunuz da gerilim ve muhtelif aksiyon dolu kitabı sıraya koyar, her gün birini bitirir sonra da her kitabın sonunu nasıl da tahmin ettiğiyle böbürlenir. Clive Cussler okumayı bırakmaya burada karar verdi. İlk kitap arasında akşam yemeği için nabız yoklar, alışveriş listeleri yapar. Daha öğlen olmamıştır ama şimdiden öyle acıkmıştır ki, o kadar olur."
Burak Ata was born in İstanbul in 1989. He graduated from the Painting Department at Mimar Sinan Fine Arts University. He also studied painting at Accademia di Belle Arti di Bologna for a semester in 2010. He has been participating in many group shows, projects and art fairs since 2013. Carsick Sports Club is the first and only solo exhibition by Ata which was held by Öktem Aykut in 2019. He published an artist book named ‘Päivä’ as a collaborative work along with Ecem Yüksel. The artist duo showed their book at border_les ARTBOOK DAYS in 2021. He lastly showed his first board game 'Pushkin' at the fourth edition of border_les ARTBOOK DAYS in 2022. Burak Ata currently lives and works in İstanbul.
Burak Ata, 1989 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü'nden mezun oldu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nde ve 2010'da Accademia di Belle Arti di Bologna Resim Bölümü'nde öğrenim gördü. Çeşitli karma sergi, proje ve sanat fuarlarında eserleri sergilenen Burak Ata, 2019 yılında Öktem Aykut'ta ilk kişisel sergisi 'Araba Tutması Kulübü'nü sanat seyircisiyle buluşturdu. 2021 yılında Ecem Yüksel ile gerçekleştirdikleri ortak çalışmanın ürünü olan Päivä isimli ilk sanatçı kitabını yayınladı ve border_less ARTBOOK DAYS'de sergiledi. Son olarak 2022'de Arter'de gerçekleşen border_less ARTBOOK DAYS'in dördüncü edisyonuna katıldı ve izleyici/oyuncu ile kolektif bir oyun yapma tecrübesini paylaşmak düşüncesi üzerinden kurgulayıp sınırlı sayıda ürettiği ilk oyunu ''Pushkin''i sergiledi. Sanatçı İstanbul'daki atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor.
Fleeting Things, 2016-2022
“the “flaneur” of an age who assumes
no answer will come anymore,
chasing a lost aura
gropingly seeking absentaneous
things to no avail;
a sudden grand wreckage
heals you from this”
Lale Müldür, Hours / Deers, 2001, Yapı Kredi Publications.
Uçuşan Şeyler, 2016-2022
“artık hiçbir cevabın gelmeyeceğini
sanan bir çağın ‘flaneur’ ü,
kayıp bir auranın peşinden giden,
boşuna el yordamıyla yitik
şeyleri araman;
ansızın büyük bir yıkıntı
iyileştiriyor seni bundan”
Lale Müldür, Saatler / Geyikler, 2001, Yapı Kredi Yayınları.
Sevil Tunaboylu received her BA in Painting from Mimar Sinan University of Fine Arts in 2005. As one of the founders, she co-managed the non-profit initiative Mtaär Open Art Space, between 2008-2010. Working as a visual arts instructor since 2007, Tunaboylu had two solo exhibitions at Sanatorium Gallery in 2012 and 2015. In Tunaboylu’s practice, there are exercises on cohabitation of the objects she encounters and unseen portraits whose traces are witnessed. Through subtle transitions from paintings to sculptures, Tunaboylu re-examines her subjects by switching between different mediums; paintings of photographs and photographs of sculptures which constitute one of the main research methods the artist employs.
Recent selected exhibitions include, “Hanging in Time”, Hayy Open Space (Izmir, 2021), “Embarked On And Everlasting Return”, DEPO (Istanbul, 2020), “Tiny Office Art” Project, Swedish Consulate, “Three Windowed Play", NOKS Independent Art Space, "The Sun Is Still There", artSümer Gallery (Istanbul, 2018), “Stay With Me”, Apartment Project (Berlin, 2014), 3rd International Çanakkale Biennial (Çanakkale, 2012).
Sevil Tunaboylu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nden 2005 yılında mezun oldu. 2008-2010 yılları arasında, kurucularından olduğu, kâr amacı gütmeyen inisiyatif Mtaär Açık Sanat Alanı’nın eş yürütücülüğünü üstlendi. 2007 yılından bu yana görsel sanatlar eğitmenliği yapan Tunaboylu, 2012 ve 2015 yıllarında Sanatorium’da iki kişisel sergi açtı. Tunaboylu’nun çalışmalarında, karşılaştığı nesnelerin yan yanalıklarına dair alıştırmalar, kadrajın dışında bırakılan, izlerine tanıklık edilen portreler yer alır. Tunaboylu pratiğinde, bir araştırma yöntemi olarak konularını sürekli olarak farklı mecralara taşırken, resimden heykele, heykelden fotoğrafa ve tekrar resme doğru bir aktarım alanı açar.
Yakın zamanda katıldığı sergiler arasında, “Zamana Takılmak”, Hayy Open Space (İzmir, 2021), “Bitmez Tükenmez Dönüşe Geçtiler”, DEPO (İstanbul, 2020), “Tiny Office Art” projesi, İsveç Konsolosluğu, “Üç Pencerelik Oyun”, NOKS Bağımsız Sanat Alanı, “Güneş Yerinde”, artSümer Galeri (İstanbul, 2018), “Stay With Me”, Apartman Projesi (Berlin,2014), 3. Çanakkale Bienali (Çanakkale, 2012) bulunmaktadır.
Nine works from the border_less EDITIONS series was shown at Öktem Aykut between 21-25 December, 2021. Click to view some installations shots.
border_less EDITIONS serisinin ilk dokuz işi 21-25 Aralık 2021 tarihlerinde Öktem Aykut’ta sergilendi. Sergi görselleri için tıklayın.
Therapy Apartment
Therapy Apartment is the fifth work of the Güven Sitesi series, which the artist has been working on since 2017. Güven Sitesi is one of the first large-scale mass housing projects in Mersin, where Huo Rf had lived and grown up between 1991-2002. Each apartment in the series brings together the women, events and encounters that have influenced the artist's practice from childhood to present time, through the neighborhood relationship.
Therapy Apartment brings together the notes that the artist has taken during his therapy sessions for the past year and turns into a structure of questioning and a process of seeing what is beyond.
Terapi Apartmanı
Terapi Apartmanı, sanatçının 2017 yılından beri üzerinde çalıştığı Güven Sitesi serisinin beşinci çalışmasıdır. Farklı apartmanlarla ilerleyen ve seriyle aynı adı taşıyan Güven Sitesi, Huo Rf’nin 1991-2002 yılları arasında yaşadığı Mersin’in ilk geniş ölçekli toplu konut projelerinden biridir. Seride yer alan her bir apartman, sanatçının çocukluğundan bugüne kadar yaşamsal - sanatsal pratiğine katkı sağlamış kadınları, olayları, ortaklıkları ve karşılaşmaları komşuluk ilişkisi üzerinden bir araya getirir.
Terapi Apartmanı, Huo Rf’nin geçtiğimiz bir yıl içerisinde terapi sürecinde unutmamak için aldığı notları bir araya getiren, görebilmenin arkasındaki süreci işleyen, sorgulayan bir yapıya dönüşür.
Huo Rf (Mersin, 1988) is an artist based in Istanbul, Turkey. He received his BFA in painting from the Fine Arts Faculty at Balikesir University in 2010. He is one of the founding members of the Istanbul-based artist collective Signs of Time (2011), and the co-founder and manager of the online platform border_less (2018) and border_less ARTBOOK DAYS (2019).
Huo Rf's work navigates the boundaries between different definitions of the Self. In his artistic practice, he mainly focuses on identity politics, society and its relationship to particular spaces, commonality and cultural norms. Huo Rf works across different media such as painting, sculpture, photography, video, artists books and uses found materials, he collaborates with different artists, researchers. In his works, Huo Rf often uses copper metaphorically in different contexts, stressing its physical properties such as conductivity, semi-reflectivity and its ability to bear the traces of time to tackle larger issues about the self, society and the entangled relationships within each.
Some of Huo Rf’s solo exhibitions are; Abstract Lies, Bilsart İstanbul (2019); ... was here, Elhamra Han, Istanbul (2018); Stories in Reverse, Pi Artworks Istanbul, (2017) and Mümkün (“possible”), Karl Gallery Istanbul (2015). Recent group exhibitions include; The Passage, Eldem Sanat Alani, Eskisehir, (2019); Sunday Morning, Galerist, Istanbul (2018); Beyond Words, 4th International Mardin Biennial, Mardin (2018); KEK Sever Misiniz?, The Women’s Library and Information Centre Foundation, Istanbul (2018); Spring, Off-site Project for 13. Sharjah Biennial, Istanbul; Signs of Time, Istanbul (2017); Replaced, Rampa İstanbul (2016). He has participated in artist residencies such as Neapolitan Dialogues, Fondazione Morra - Archivio Casa Morra, Naples, IT (2021), SVA Summer Residency, New York (2019), İstanbul Biennial Work and Research Program, İstanbul (2018-19) and Raizvanguarda Artist Residency, Coimbra, Portugal (2016).
Huo Rf (Mersin, 1988) İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Resim alanında lisans eğitimini Balıkesir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde 2010 yılında tamamladı. İstanbul merkezli sanatçı kolektifi Signs of Time’ın (2011) kurucu üyesi, online platform border_less (2018) ve border_less ARTBOOK DAYS’in (2019) kurucu ortağı-yöneticisidir.
Huo Rf'nin işleri kendiliğin/kişiliğin farklı tanımları arasındaki sınırlarda gezinir. Huo Rf, sanatsal pratiğinde ağırlıklı olarak kimlik siyaseti, toplum ve toplumun mekânla ilişkisi, ortaklıklar ve kültürel normlara odaklanır. Disiplinlerarası üretim pratiği ekseninde Huo Rf, -resim, heykel, fotoğraf, video, sanatçı kitapları ve buluntu malzemelerle çalışır, başka sanatçılarla, araştırmacılarla işbirliği yapar. Huo Rf, çalışmalarında sıklıkla, yüzeyi parlatıldığında yarı yansıtıcı olabilen, iletken yapıya sahip ve zamansallığını bünyesinde barındıran bakırı farklı bağlamlarda metaforlaştırarak kullanır.
Kişisel sergileri arasında; Soyut Yalanlar, Bilsart İstanbul, (2019); ... buradaydı, Elhamra Han, İstanbul (2018); Tersten Hikâyeler, Pi Artworks İstanbul, (2017), Mümkün [Possible], Karl Gallery İstanbul (2015) bulunuyor. Katıldığı karma sergiler arasında Pasaj, Eldem Sanat Alanı, Eskişehir, (2019); Sunday Morning, Galerist, İstanbul (2018); Sözden Öte, 4. Uluslararası Mardin Bienali, Mardin (2018); KEK Sever Misiniz?, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, İstanbul (2018); Bahar, 13. Sharjah Bienali İstanbul ayağı; Signs of Time, İstanbul (2017) ile İkame, Rampa Istanbul (2016) bulunuyor. Huo Rf Neapolitan Dialogues, Fondazione Morra - Archivio Casa Morra, Napoli, İtalya (2021), SVA Summer Residency, New York (2019), İstanbul Bienali Çalışma ve Araştırma Programı, İstanbul (2018-19) ve Raizvanguarda Artist Residency, Coimbra, Portekiz (2016) misafir sanatçı programlarına katılmıştır.
The little hand balancing the letter A
The manicule (little hand) first appeared in the 12th century.
Here 👉 It plays games in the typographic space.
Manicule ile A
Manicule (küçük el) 12. Yüzyılda ortaya çıkmış.
Bugün burada 👉 sayfa üzerinde oyun oynuyor.
Dilek Winchester’s work investigates translation, literature, language, drama, oral history, and emotional expressions. Her research based work has been about alphabets, the alphabet reform in Turkey and the literary canon with a particular emphasis on Karamanlidika and Armeno-Turkish books from the 19th Century.
Selected exhibitions include Attending the Void, Depo Istanbul (2019), 206 Rooms of Silence: Etudes on Prinkipo Greek Orphanage, Galata Greek School, Istanbul (2008), Aichi Triennale, Aichi Prefectural Museum of Art, Nagoya (2016), Century of Centuries, SALT Beyoglu, Istanbul (2015), Anyone Could Be a Sculptor One Day, SPOT Production Fund, Istanbul (2014), HomeWorks 6, Ashkal Alwan, Beirut (2013), Here Together Now, Matadero Madrid, Madrid (2013), Selling Snails in the Muslim Neighbourhood, Westfalischer Kunstverein, Munster (2013), and A Solo Exhibition at the National Museum of Contemporary Art in Athens (2012), Tarjama / Translation: Contemporary Art from the Middle East, Central Asia, and Its Diasporas, Queens Museum of Art, NewYork (2009).
Winchester studied at Central Saint Martin’s College and Marmara University. She currently teaches at İstanbul Okan University.
Dilek Winchester, Central Saint Martin’s College’da ve Marmara Üniversitesi’nde öğrenim gördü. Araştırma konuları arasında dil, çeviri ve duyguların ifade biçimleri, edebiyat kanonu, alfabe reformu, Karamanlıca ve Ermenice harfli Türkçe romanlar bulunmaktadır.
Katıldığı sergiler arasında The Futureless Memory, Kunsthaus Hamburg (2020), This may or may not be a true story or a lesson in resistance, De Appel Curatorial Program, Amsterdam (2020), The Image Generator III, Antwerp (2020), Boşluk ve Kaide, Depo İstanbul (2019), 206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler, Galata Rum Okulu (2008), Aichi Triennale, Aichi Prefectural Museum of Art, Nagoya (2016), Yüzyılların Yüzyılı, SALT Beyoglu (2015), Bir Gün Herkes Heykeltraş Olabilir, SPOT, İstanbul (2014), HomeWorks 6, Ashkal Alwan, Beyrut (2013), Here Together Now, Matadero Madrid, Madrid (2013), Selling Snails in the Muslim Neighbourhood, Westfalischer Kunstverein, Münster (2013), A Solo Exhibition, the National Museum of Contemporary Art, Atina (2012), Tarjama / Translation: Contemporary Art from the Middle East, Central Asia, and Its Diasporas, Queens Museum of Art, New York (2009) bulunmaktadır.
Dilek Winchester, İstanbul’da Okan Üniversitesi’nde dersler vermektedir.
Bina "yüzeyde güçlükle seçilen bir gelgitten ibaretti.."
Mert Öztekin (Ankara, 1983), had his recent solo projects exhibited in Fail Books, İstanbul and Kova, Ankara in 2018. Since 2009, his works have been shown in group exhibitions at NON, Hafriyat, Tasarım Bakkalı, ArtSümer, Halka and Depo, all in Istanbul. He also took part in art exhibitions and events with HaZaVuZu: İstanbul. Passion, Joy, Fury MAXXI, National Museum of XXI Century Arts, Rome (2015); Whitechapel Gallery, London (2013); For Whom is it Too Late Today? – Between Stamp and Mars, Frac des Pays de la Loire, Carquefou (2009); Baltic Triennial, Vilnius (2009); Biennale de Lyon (2009); Lokaal01, Antwerp (2008); Rotterdamse Schouwburg, Rotterdam (2008); Kaserne, Basel (2008); Istanbul Biennial (2007).
Mert Öztekin (Ankara, 1983), 2018 yılında İstanbul ve Ankara'da Fail Books ve Kova'da gerçekleştirdiği tek kişilik projelerinin dışında, 2009 yılından itibaren NON, Hafriyat, Tasarım Bakkalı, ArtSümer, Halka ve Depo'daki karma sergilerde eserlerini gösterdi. Üyesi olduğu HaZaVuZu ile katıldığı sergi ve etkinlikler şöyle: İstanbul. Passion, Joy, Fury MAXXI, National Museum of XXI Century Arts, Roma (2015); Whitechapel Gallery, Londra (2013); For Whom is it Too Late Today? – Between Stamp and Mars, Frac des Pays de la Loire, Carquefou (2009); 10. Uluslararası Baltık Sanat Trienali, Vilnius (2009); 10. Lyon Bienali (2009); Lokaal01, Anvers (2008); Rotterdamse Schouwburg, Rotterdam (2008); Kaserne, Basel (2008); 10. Uluslararası İstanbul Bienali (2007).
Home Sweet Home
“We rise, flourish, fail. The Way never fails. We are waves. It is the sea.”
'Lao Tzu: Tao Te Ching: A Book about the Way and the Power of the Way' a new English version by Ursula K. Le Guin. Shambhala Publication Inc., 2019.
“Doğar, serpilir, tükeniriz. Yol hiç tükenmez. Biz dalgayız. Yol deniz.”
Ursula K. Le Guin Yorumuyla ‘Lao Tzu Tao Te Ching’ isimli kitaptan alıntıdır. Metis Yayınları, 2019.
Volkan Aslan lives and works in Istanbul.
His solo exhibitions include “Stay Safe” (SALT Galata, İstanbul, 2021), “We Forget Because It Works” (Galerie Paris-Beijing, Paris,2019), “Shoot me! Don’t turn me over!” (Pi Artworks Istanbul, 2018), “A Day Not Yet Lived” (Pi Artworks London, 2014), “Don’t Forget to Remember” (Arter, Istanbul, 2013), “Volkan” (Macka Art Gallery, Istanbul, 2011), “Unstable Repetition” (Pi Artworks, Istanbul, 2011), “Four” (Pi Artworks, Istanbul, 2009), “Concern” (Pi Artworks, Istanbul, 2008) and “Volkan Aslan in Istanbul” (Under Construction, Istanbul, 2007).
His works were exhibited in various group shows including “A confrontation of ideals” (2019, Anren Biennial, China), “Saat Kaç” (2019, ARTER), “Adventitious Encounters” (2018, Londra), “Home is where the heart is” (2018, Galerie Paris, Beijing), “Protocinema Video Art Programme” (New York 2017- Proyecto AMIL- Lima 2018), “A Good Neighbour” (15th Istanbul Biennial, 2017), “Harbor” (İstanbulModern, 2017), “Istanbul. Passion, Joy, Fury” (Maxxi Museum, Rome, 2015), “The Moving Museum Istanbul” 2014 “Disquiet” (Pi Artworks, Istanbul, 2014), “Mom, Am I barbarian?” (13th Istanbul Biennial, Istanbul), “NON-Stage” (Istanbul, 2013), “Housewarming” (Pi Artworks, London, 2013), “Art Barter Istanbul” (5533, Istanbul, 2013), “If the Nature is Heaven, the City is Hell” (Cer Modern, Ankara, 2011), “Second Exhibition” (Arter, 2010), “When Ideas Become Crime” (Depo, Istanbul, 2010), “Too Good to be True” (Delfina Foundation, London, 2009), “Once Upon a Time” (Bethanien Kunstlerhaus, Berlin, 2009), “Save As” (Triennial Bovisa Museum, Milan, 2008), “Unfinished” (BM Suma Contemporary Art Center, Istanbul, 2007), “24th Contemporary Artist’s Exhibition” (Aksanat, Istanbul, 2005) and “12th New Proposals-New Propositions” (Borusan, Istanbul, 2004) among others.
Co-founder of 5533, a non-profit independent art space in Istanbul.
Volkan Aslan İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.
Kişisel sergileri arasında, “Sağlıcakla Kal” (SALT, İstanbul, 2021), “Unutuyoruz çünkü işe yarıyor” (Galerie Paris-Beijing, Paris,2019), “Beni vur! Beni onlara verme!” (Pi Artworks, İstanbul, 2018), “Don’t Forget to Remember” (ARTER, İstanbul, 2013), “Volkan” (Maçka Sanat Galerisi, İstanbul, 2011), “İstikrarsız Tekrar” (Pi Artworks, İstanbul, 2011), “Endişe” (Pi Artworks, İstanbul, 2008) ve “Volkan Aslan İstanbul’da” (Under Construction, Istanbul, 2007) yer alıyor.
Aslan’ın işlerinin gösterildiği karma sergiler arasında, “A confrontation of ideals” (2019, Anren Biennial, China), “Saat Kaç” (2019, Arter), “Adventitious Encounters” (2018, Londra), “Home is where the heart is” (2018, Galerie Paris, Beijing), “İyi Bir Komşu” (15.İstanbul Bienali, 2017), “Liman” (İstanbul Modern, 2017), “Istanbul. Passion, Joy, Fury” (Maxxi Museum, Roma, 2016) “Anne ben barbar mıyım?” (13.İstanbul Bienali, 2013), Non Stage (İstanbul, 2013), “Doğa Cennetse Kent Cehennemdir” (Cer Modern, Ankara, 2011), “İkinci Sergi” (Arter, 2010), “Fikirler Suça Dönüşünce” (Depo, İstanbul, 2010), “Too Good to be True” [Gerçek Olmak İçin Fazla İyi] (Delfina Foundation, Londra, 2009), “Once Upon a Time” [Bir Zamanlar] (Bethanien Kunstlerhaus, Berlin, 2009), “Save As” [Farklı Kaydet] (Triennial Bovisa Museum, Milano, 2008), “Unfinished” (BM Suma Çağdaş Sanat Merkezi, İstanbul, 2007), “24. Günümüz Sanatçıları Sergisi” (Aksanat, İstanbul, 2005) ve “12. Yeni Öneriler-Yeni Önermeler” (Borusan Kültür Sanat, İstanbul, 2004) bulunuyor.
Volkan Aslan aynı zamanda Unkapanı İMÇ’deki kâr amacı gütmeyen bağımsız sanat mekânı 5533’ün kurucularından biri.
A Tale of Elasticity
A Tale of Elasticity is the culmination of an extensive research on the history of potatoes and their changing temporality in the last centuries. Once celebrated for their long-temporality (durability) back in the 15thcentury, potatoes are now sought for their long-chain polymers, which provide the necessary structure for bioplastic production. In bioplastic form, potatoes cater the ephemerality that is increasingly needed in the face of a deteriorating climate crisis, using their ability to adapt to new conditions, environments, and circumstances. This shift in our demands from this simple tuber also points to a shift in our perspective of time and ephemerality and our relationship to these notions. The piece brings together imagery from the artist’s research on this particular material transformation as well as a single piece of potato-based bioplastic on handmade paper.
Bir Elastiklik Hikâyesi
Bir Elastiklik Hikâyesi patatesin tarihine ve son yüzyıllarda değişen zamansallığına odaklanan uzun soluklu bir araştırmanın ürünü. 15’inci yüzyılda uzun zamansallığıyla (ömürlülüğüyle) öne çıkan patates, günümüzde biyoplastik yapımında kullanılan polimer zincirleri sebebiyle talep görüyor. Biyoplastik formunda patates, yeni koşullara, çevrelere, durumlara adapte olma kabiliyetini kullanarak iklim krizi karşısında her geçen gün daha da hayati olan geçiciliği sağlıyor. Bu mütevazı yumru sebzeden taleplerimizdeki değişiklik, zaman ve geçiciliğe yaklaşımımızdaki değişimi de yansıtıyor. Çalışma, sanatçının bu malzeme dönüşümüne ilişkin yürüttüğü araştırmadan görselleri ve bir adet patates-bazlı biyoplastiği el yapımı kâğıt üzerinde bir araya getiriyor.
Together we stand
"The work is inspired by Pink Floyd's "Hey you". In the lyrics of the song there is part saying, "Together we stand divided we fall". The designed toy is made of two pieces that come together and become a whole. I kept the design pretty simple. I wanted the pieces to have no meaning on their own, and when combined, the two characters happily hold hands. These two characters can stand for two close friends, siblings, or parent-children. The work cannot stand on its own as a single object and needs the other part to balance itself, which fits the context perfectly. The viewer can play with the two piece object as she/he wishes by placing the figures in various forms on different surfaces." - Ece Ağırtmış
"İşi Pink Floyd’un “Hey you” şarkısından ilham alarak yaptım. Şarkının sözlerinde “Together we stand divided we fall” diye bir kısım var. İki parçanın birleştiği zaman bir bütün olmasını istedim ve buna göre bir obje tasarladım. Tasarımı olabildiğince yalın tutmaya çalıştım. Parçaların tek başına bir anlamının olmamasını, birleştiğinde ise iki farklı karakterin mutlu bir şekilde yan yana olmasını istedim. Bu iki figür; arkadaş, kardeş yada ebeveyn-çocuk temsili olabilir. Kurguladığım parçaların tek başlarına ayakta duramayıp, yapısal olarak diğerine ihtiyaç duyması konuyla bütünlük sağladı. İzleyici bu ikili işin oyuncaklarını istediği yüzeyde, farklı formlarda yan yana getirebilir." - Ece Ağırtmış
Born in Izmir (1995), Ece Ağırtmış graduated from Işılay Saygın Anatolian Fine Arts High School in 2013 and continued her studies at Anadolu University Fine Arts Faculty Graphic Design Department in Eskişehir. At school, she found the opportunity to work with various disciplines. Her interest in illustration grew even more during her studies. Colors and the ways of using them have always attracted her attention. She wanted to bring her illustrations into life by using wood as a medium. She had become experienced in using acrylic and other tools through experimenting with many toys/sculptures. Through layering her illustrations, Ece aims to provide a different perspective to the viewer.
She has participated in group exhibitions and projects both in Turkey and abroad. Currently, she is working on illustration, toy design, and other areas of her interest.
1995 yılında İzmir'de doğan Ece Ağırtmış, 2013’te Işılay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nden mezun oldu, ardından Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım bölümünü kazanarak eğitimine Eskişehir'de devam etti. Burada farklı disiplinlerde çalışma fırsatı yakaladıktan sonra illüstrasyona olan ilgisi daha da arttı. Renkler ve onların kullanım şekli her zaman ilgisini çekti. Yaptığı illüstrasyonları ahşap aracılığıyla hayata geçirmek istedi. Balsa, akrilik ve diğer araç gereçlerle kendini geliştirme fırsatı buldu. Birçok oyuncak/heykel denemesi yaptı. Ece, illüstrasyonlarını katmanlandırarak işlerine farklı bir bakış açısı kazandırmak istiyor.
Sanatçı, Türkiye ve yurtdışında karma sergi ve projelerde yer aldı. Şu an illüstrasyon, oyuncak tasarımı ve diğer ilgi alanları üzerine çalışmalarına devam ediyor.
Passage
There is the meeting of what we have left
What weighs down or what nourishes
And the clearly marked passage of infinite tenderness
Rainer Maria Rilke, Orchards: A Sequence of French Poems
Geçiş
Geride bıraktıklarımızın bir araya gelişi var,
Yük olanların, besleyenlerin
Ve sonsuz şefkatin iz bırakan geçişi
Rainer Maria Rilke, Orchards: A Sequence of French Poems [Meyve Bahçeleri: Fransızca Şiirlerden Bir Derleme] kitabından alıntılanmıştır.
enjoy your problems
Your birthday fell on a weekend. You had less people around you. However, it no longer mattered if you had less or more people around. You have grown up; you have enjoyed yourself. For you, intimacy meant getting along, bonding, being understood. You figured out that time is relative, not through the formula, but over time. A lot of drinks were had. A lot of drunk conversations were had. Everyone was asleep. In the morning you wake up and go down to the living room that is warm from the food that’s been simmering all day long. You make your coffee, the warmth intensifies. There’s a scene on the table. A scene that sums up that one way or another everything in life comes to end, and these conclusions look beautiful only from afar. A “let’s clear the table” kind of scene, also one in which you realize those things that you thought were halfway done -the raki in the glass, the cigarette in the ashtray, the mezze on the plate, person in your life- were actually done. How beautiful it looks. You slowly clean up everything, handwash the dishes. You set the same table for breakfast, you drink the last sip of your coffee and pour pink wine into the same glass. This is what I’ve done this year. - Vardal Canis
Doğum günün hafta sonuna denk gelmiş. Etrafındaki insanlar azalmış. Öte yandan azalmış çoğalmış çok da önemi kalmamış. Büyümüşsün, keyif almışsın. Yakınlık senin için anlaşmak, bağ kurabilmek anlaşılmakmış. Zamanın izafi olduğunu formülü ile değil zamanla çözmüşsün. içkiler içilmiş. Ağızlar dolanmış. Herkes uyumuş. Sabah uyanıp evde tüm gün tencere kaynadığı için yemek sıcaklığı çökmüş salona iniyorsun. Kahveni pişiriyorsun, sıcaklık pekişiyor. Masada bir manzara var. Hayattaki her şeyin bir şekilde bittiğinin, tüm bu bitişlerin uzaktan güzel göründüğünün manzarası. Boşları alalım manzarası, yarım kalanların da -kadehteki rakı, küllükteki sigara, tabaktaki meze, hayatındaki insan- aslında bitmiş olduğunu anladığın bir manzara. Öyle güzel görünüyor ki. Yavaş yavaş hepsini topluyor, bütün bulaşıkları elde yıkıyorsun. Aynı masaya kahvaltı kurdun, kahvenin son yudumunu alıp aynı bardağa pembe şarap doldurdun. Ben bu sene bunu yaptım. - Vardal Caniş
Ecem Yüksel, Suomenlinna, 2021
“In July 2019, after an inactive and vacationless certain period of time, I am in Finland. On the third day of my trip I take a ferry from Helsinki to Suomenlinna. I spend a windy and sunny touristic day on a tiny island where the sun never sets and the temperature never goes higher than 20 celsius. Having spent less than thirty-six hours in this country, I can not hide my amazement and start taking hundreds of photographs, gathering a visual collection to be able to tell what I see. The white dog, who has arrived on the island in the same ferry with me, spends the day step by step as me. We bump into each other at different spots; on the line at the market, at the museum garden, on the bridge and while watching paragliders. When I think about that day, imagining that two of us as tourists had experienced the island with similar emotions makes me happy. “Suomenlinna” tells a moment of encounter when the white dog looks very good with the landscape.” - Ecem Yüksel
“2019 yılının Temmuz ayında tatilsiz ve hareketsiz geçirdiğim bir dönemden sonra Finlandiya'dayım. Seyahatimin üçüncü günü Helsinki'den vapurla Suomenlinna'ya gidiyorum. Çok küçük bir adada güneşin hiç batmadığı, sıcaklığının 20 derecenin üzerine çıkmadığı, rüzgarlı ve güneşli bir havada turistik bir gün geçiriyorum. Ülkede henüz otuzaltı saatten daha az süredir bulunduğum için şaşkınlığımı bastıramıyorum ve yüzlerce fotoğraf çekiyorum, gördüklerimi anlatabilmek için görsel bir koleksiyon topluyorum. Benimle birlikte aynı vapurla adaya gelen beyaz köpek de benimle adım adım aynı günü yaşıyor. Bütün gün adanın farklı yerlerinde karşılaşıyoruz; market sırasında, müzenin bahçesinde, köprüde, yamaç paraşütü yapan insanları izlerken... Sonradan o günü düşündüğümde ikimizin de turist olarak adayı aynı duygularla deneyimlediğimizi hayal etmek beni mutlu ediyor. ''Suomenlinna'' beyaz köpekle karşılaştığımız, onun peyzaja çok yakıştığı bir anı anlatıyor.” - Ecem Yüksel
Please contact for more information / Daha fazla bilgi için lütfen iletişime geçin • helloborderless@gmail.com